Ahmet Çağlar Yıldırım
Bu Çağrı Tarihi Bir Hatadır...
Ülke gündemi hızlı bir şekilde değişiyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin dün partisinin meclis grup toplantısında yaptığı çağrı, ülke gündeminin birinci sırasına yerleşti. Lafı eveleyip gevelemeden, sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bana göre, bebek katilini serbest bırakmak ve birini Gazi Meclis'te konuşturmak vatana ihanet ile eşdeğerdir.
Türkiye büyük bir ülkedir ve dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerine sahiptir. Bu belayı üstün silah ve askeri gücü ile elbet bir gün bitirecektir.
MHP’nin, dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın böyle bir çıkışa veya çağrıya ihtiyacı yoktur. O zaman şehit ailelerinin yüzüne nasıl bakacaksınız? Nasıl onların kapısını çalacaksınız? Diyelim gittiniz, bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimizi ve ailelerini, Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin yaptığı bu çağrı incitmiştir, kırmıştır. Terörle mücadeleyi sekteye uğratmış, terör sevicilerini cesaretlendirmiştir. Teşkilatını ve partisine gönül verenleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
Terör örgütünün siyasi ayağı olan malum partiyi de, “Bizim size ihtiyacımız var” konumuna taşımıştır. Bu çağrının elle tutulur bir yanı yoktur. Türk milliyetçiliğinin önderi Sayın Dr. Devlet Bahçeli böyle bir hataya nasıl düşmüştür, anlamakta zorluk çekiyorum. Terör örgütünün ağa babaları olan ülkeler, başta ABD, bu çağrıya onay verir mi? Terör örgütünün dağılmasına izin vermezler. Bence, terör örgütünün üzerinde bebek katilinin sanıldığı kadar etkisi yok; ABD ve uzantılarının daha etkili olduğunu düşünüyorum.
Bu çağrı ve beraberinde gelen yansımalar daha çok konuşulacaktır.
Tabii ki 40 yılı aşkın bir süredir ülkemize bela olan bu terör sorunu ortadan kalkmalıdır. Ama ben bunun bir çağrı ile son bulacağına inanmıyorum. Çünkü böyle bir şans, terör örgütüne geçmiş yıllarda çok tartışılsa da “çözüm süreci” adı altında verildi ve terör örgütü bu şansını kullanmadı. O tarihten bu yana da çok şehit verdik. Artık terör örgütüne böyle bir şans daha vermenin gereği yok. Başta da belirttiğim gibi, bu sorunu TSK çözer ve çözme anlamında da son yıllarda önemli mesafeler kaydetmiştir. Aslında iş gelip yeni anayasa tartışmalarına dayanıyor.
Cumhur İttifakı, yeni anayasanın TBMM'den geçmesi için malum partiye ihtiyaç duyuyor, görünen o. Peki, vatandaş, terörün uzantısı olan partinin de içinde bulunduğu, isteklerini yaptırdığı yeni anayasaya güven oyu için referanduma gidilmesi durumunda “Evet” der mi? Hiç sanmıyorum.