Trabzonspor’da kan kaybı her geçen gün artarken sezon başında yapılan yanlışlar, planlama hataları alınan saha sonuçları ile gün yüzüne çıkıyor.
Trabzonspor yönetiminin sergilediği tutum ile başlayalım. Seçim sürecinde 50. Yılda şampiyonluk ve daha akla hayale gelmeyen vaatlerin gölgesinde gerçeklerle yüzleşen bordo-mavili yönetim belli ki bu işten zerre kadar ders almıyor.
Maddi anlamda yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için bir dizi hamleler yapmaya çalışan yönetim banka borçlarını ödemek için yine bankalardan kredi alarak borç yükünü hafifletmeye çaba gösterse de artan borç ve gelmeyen sonuçlar takımın erimesinin önüne geçemiyor.
Sezon başında özellikle izleme komitesi üzerinden yapılan algı operasyonu ile taraftarları heyecanlandıran ve ardından vasatı aşamayan performansları ile hayal kırıklığı yaşatan transferlere “ancak bunları alabiliyorduk, bizde aldık” demeçleri kulaklarımda çınlıyor. Dün akşam oynanan Antalyaspor karşısında alınan mağlubiyet sonrası teknik direktör Ersun Yanal basın mensuplarının sorularını yanıtlıyor ve aynen şu ifadeleri kullanıyor. Kenetlenmeliyiz. Abdulkadir, Yusuf Yazıcı hepsi çok değerli genç oyuncular. Bu kadar sertlikte bu oyuncuları kaybetmek istemediğimizden şasns vermedik. Peki Hocam; Şans verdiklerin ikili mücadelelerin neresindeler?
Biz her fırsatta ne söyledik. Mustafa Yumlu, Mustafa Akbaş ve Zeki Yavru evet belki yetenek olarak çok üst düzey futbol ortaya koymuyorlar ama sahaya Trabzonsporluluğun gerekliliklerini yansıtarak ruhları ile oynuyorlar. Bunca eleştiriyi hak etmiyorlar. Şapkayı çıkartıp önümüze koymalıyız.
Buna dün akşamdan çok güzel bir örnek verelim. Mustafa Akbaş’ın yaşadığı çarpışma pozisyonunu yabancı bir oyuncu yaşasa ve kaşı açılsa idi siz o oyuncuyu sahada tutabilir miydiniz?
Trabzon şehrini tanıyıp bilmeyen Trabzonspor’dan bihaber olan insanlarla böyle bir planlamanın içine girersen bunu yaşamak son derece doğal.
Yönetim bütün bunları halı altına süpürmek, kendi hatalarının üzerini örtmek için bir Akyazı masalıdır tutturmuş gidiyor. Siz neyin stadından bahsediyorsunuz arkadaşlar. Böyle giderse biten stat da biz TFF 1. Lig maçları oynarız. Geçen sezonu hatırlayalım bunu daha iyi tahlil etmek için. Hüseyin Avni Aker Stadyumunda oynanan Sivasspor ve Mersin İdmanyurdu karşılaşmalarını Trabzonspor kazanamamış olsaydı şuan nerede olduğumuzu herkes konuşuyor. Daha ligde 11 hafta geride kaldı ama oynanan futbol, alınan sonuçlarla gidişatımızın çok karanlık olduğunu herkes görüyor.
Durun durun daha Akyazı’ya gideceğiz. Sponsor anlaşması yapılacak, paralar gelecek, dertler bitecek değil mi!
Bu camia size çok fazla tahammül ediyor sesini çıkartmıyor. Geçmiş yönetimlerin başlarına gelenleri aklımıza getirdiğimize bu sonun nereye gittiğini bile yazmak istemiyorum. Aklınızı başınıza alın bilmediğiniz işleri bilenlere bırakın da takım rahat bir nefes alsın.
Yanlışlar bunlarla da sınırlı değil. Hele bir kitap konusu var ki tam bir başyapıt.
Haber61 Tv’de Çarşamba ve Cuma günleri daimi program konuğum gazeteci yazar İhsan Öksüz hocam 3 Temmuz şike sürecini kaleme alan 550 sayfalık bir kitap yazdı. Haber 61 Yayıncılık adına piyasaya çıkan ilk kitaptı. Kitap yaşanılan süreci tüm detaylarıyla ile anlatıyordu. Kitap kısa zamanda büyük ses getirdi ama Trabzonspor yönetimi kendi davasının kaleme alınmış kitabını TS Cluplar’da sattırmadı. Mağdur kimdi Trabzonspor. Kupası şike ile elinden alınan kimdi?
‘Trabzonspor’
İhsan Öksüz hocam bu kitabı kendi egoları için mi yazmıştı?
Cevap hayır.
Asıl trajedi 18 Kasımda yaşandı.
Trabzonspor yönetimi ve davayı takip eden avukatlar İsviçre’nin Lozan kentine CAS davasını takip etmek için gitti. Trabzonspor başkan yardımcılarından Sayın Gökhan Saral’ın elindeki kitap dikkat çekici idi.
“Şike Şike Tapeler Yalanlar Gerçekler”
Kitabın namı Lozan’a kadar ulaşmış ki delil niteliğinde olan bu kitap orada davayı takip eden heyete taktim edilmek istendi.
Peki bu kitap sizler için bu kadar önemliydi neden bu kitabı TS Cluplar da sattırmadınız?
Buna kim veya kimler mani oldu ya da neden çekindiniz de böyle bir yöntem seçtiniz.
Yanınızda size sürekli pembe yalanlar söyleyenler, gerçekleri yaşadığınızda ne yapacaklar merak ediyorum.
Sahi başkan yenilgiden sonra Tweet atmadınız.
Çağrınıza kulak veren onca Trabzonspor sevdalısı dün akşam stadı doldurdu.
Başlıklarda şöyle idi “veda ya kayıtsız kalamazdık.”
Trabzonspor yönetiminin sergilediği tutum ile başlayalım. Seçim sürecinde 50. Yılda şampiyonluk ve daha akla hayale gelmeyen vaatlerin gölgesinde gerçeklerle yüzleşen bordo-mavili yönetim belli ki bu işten zerre kadar ders almıyor.
Maddi anlamda yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için bir dizi hamleler yapmaya çalışan yönetim banka borçlarını ödemek için yine bankalardan kredi alarak borç yükünü hafifletmeye çaba gösterse de artan borç ve gelmeyen sonuçlar takımın erimesinin önüne geçemiyor.
Sezon başında özellikle izleme komitesi üzerinden yapılan algı operasyonu ile taraftarları heyecanlandıran ve ardından vasatı aşamayan performansları ile hayal kırıklığı yaşatan transferlere “ancak bunları alabiliyorduk, bizde aldık” demeçleri kulaklarımda çınlıyor. Dün akşam oynanan Antalyaspor karşısında alınan mağlubiyet sonrası teknik direktör Ersun Yanal basın mensuplarının sorularını yanıtlıyor ve aynen şu ifadeleri kullanıyor. Kenetlenmeliyiz. Abdulkadir, Yusuf Yazıcı hepsi çok değerli genç oyuncular. Bu kadar sertlikte bu oyuncuları kaybetmek istemediğimizden şasns vermedik. Peki Hocam; Şans verdiklerin ikili mücadelelerin neresindeler?
Biz her fırsatta ne söyledik. Mustafa Yumlu, Mustafa Akbaş ve Zeki Yavru evet belki yetenek olarak çok üst düzey futbol ortaya koymuyorlar ama sahaya Trabzonsporluluğun gerekliliklerini yansıtarak ruhları ile oynuyorlar. Bunca eleştiriyi hak etmiyorlar. Şapkayı çıkartıp önümüze koymalıyız.
Buna dün akşamdan çok güzel bir örnek verelim. Mustafa Akbaş’ın yaşadığı çarpışma pozisyonunu yabancı bir oyuncu yaşasa ve kaşı açılsa idi siz o oyuncuyu sahada tutabilir miydiniz?
Trabzon şehrini tanıyıp bilmeyen Trabzonspor’dan bihaber olan insanlarla böyle bir planlamanın içine girersen bunu yaşamak son derece doğal.
Yönetim bütün bunları halı altına süpürmek, kendi hatalarının üzerini örtmek için bir Akyazı masalıdır tutturmuş gidiyor. Siz neyin stadından bahsediyorsunuz arkadaşlar. Böyle giderse biten stat da biz TFF 1. Lig maçları oynarız. Geçen sezonu hatırlayalım bunu daha iyi tahlil etmek için. Hüseyin Avni Aker Stadyumunda oynanan Sivasspor ve Mersin İdmanyurdu karşılaşmalarını Trabzonspor kazanamamış olsaydı şuan nerede olduğumuzu herkes konuşuyor. Daha ligde 11 hafta geride kaldı ama oynanan futbol, alınan sonuçlarla gidişatımızın çok karanlık olduğunu herkes görüyor.
Durun durun daha Akyazı’ya gideceğiz. Sponsor anlaşması yapılacak, paralar gelecek, dertler bitecek değil mi!
Bu camia size çok fazla tahammül ediyor sesini çıkartmıyor. Geçmiş yönetimlerin başlarına gelenleri aklımıza getirdiğimize bu sonun nereye gittiğini bile yazmak istemiyorum. Aklınızı başınıza alın bilmediğiniz işleri bilenlere bırakın da takım rahat bir nefes alsın.
Yanlışlar bunlarla da sınırlı değil. Hele bir kitap konusu var ki tam bir başyapıt.
Haber61 Tv’de Çarşamba ve Cuma günleri daimi program konuğum gazeteci yazar İhsan Öksüz hocam 3 Temmuz şike sürecini kaleme alan 550 sayfalık bir kitap yazdı. Haber 61 Yayıncılık adına piyasaya çıkan ilk kitaptı. Kitap yaşanılan süreci tüm detaylarıyla ile anlatıyordu. Kitap kısa zamanda büyük ses getirdi ama Trabzonspor yönetimi kendi davasının kaleme alınmış kitabını TS Cluplar’da sattırmadı. Mağdur kimdi Trabzonspor. Kupası şike ile elinden alınan kimdi?
‘Trabzonspor’
İhsan Öksüz hocam bu kitabı kendi egoları için mi yazmıştı?
Cevap hayır.
Asıl trajedi 18 Kasımda yaşandı.
Trabzonspor yönetimi ve davayı takip eden avukatlar İsviçre’nin Lozan kentine CAS davasını takip etmek için gitti. Trabzonspor başkan yardımcılarından Sayın Gökhan Saral’ın elindeki kitap dikkat çekici idi.
“Şike Şike Tapeler Yalanlar Gerçekler”
Kitabın namı Lozan’a kadar ulaşmış ki delil niteliğinde olan bu kitap orada davayı takip eden heyete taktim edilmek istendi.
Peki bu kitap sizler için bu kadar önemliydi neden bu kitabı TS Cluplar da sattırmadınız?
Buna kim veya kimler mani oldu ya da neden çekindiniz de böyle bir yöntem seçtiniz.
Yanınızda size sürekli pembe yalanlar söyleyenler, gerçekleri yaşadığınızda ne yapacaklar merak ediyorum.
Sahi başkan yenilgiden sonra Tweet atmadınız.
Çağrınıza kulak veren onca Trabzonspor sevdalısı dün akşam stadı doldurdu.
Başlıklarda şöyle idi “veda ya kayıtsız kalamazdık.”