Futbol bu... İyi oynayanın kazanması için temenni dilekleri sunulan ayak oyunu. Ancak, bu kural Trabzonspor için geçerli değil. En azından bu sezon.
Bordo mavililerin rakibine mahkum oynadığı, iki topu bir araya getiremediği lig ve Avrupa sınavlarını tek farkla da olsa kazandığına şahitlik ettik. "Kazanan her zaman haklıdır" tezine pek önem vermeyen Trabzonspor seyircisi, tribüne gelmeme gerekçesini takımın oyna(yama)dığı bağlıyordu.
Dün de tribünlerde boşluklar vardı. UEFA Avrupa Ligi'ni yenilgisiz ve lider bitiren bir takımın hem de kendi evinde bu kadar yalnız kalmaması gerekiyordu. Ki, son iki maçtır oyun anlamında bir kıpırdama vardı takımda.
Dün gece haftalardır beklenen futbol kıvılcımlarını gördük sahada. Oyuna hükmeden, oynamak isteyen, rakibini bozan bir Trabzonspor. Kazandı mı hayır, ancak oynamadan kazanan Trabzonspor'a nazaran zevk verdi, heyecan verdi. En önemlisi ilerisi için ışık verdi.
***
Maçın ikinci yarısındaki Bosingwa, Mustafa, Aykut Demir ve Kadir dörtlüsü bu sezonun en uyumlu savunması. Eksikleri yok mu? Tabii ki var. Sadece savunmanın değil, Trabzonspor'un takım olabilmesi için çok eksiği var. Aynı şekilde Colman'daki form yüksekliği artarak devam ediyor. Yanında partner olarak, Zokora mı, Aykut Akgün mü derseniz, mücadelesi ve samimiyetinden dolayı kesinlikle "yerli malı, yurdum malı" derim.
Ön bölgede Malouda dışında daha çok ısıran bir yapı oluşuyor. Özellikle kenar oyuncuları Olcan ve Yusuf, takımın direnç hanesine önemli katkılar yaptı. Henrique'de bir değişiklik yok. Deli dana gibi güçlü fakat kontrolsüz. Eldeki mevcutlara bakıldığı zaman Emre Güral ile dönüşümlü değerlendirilebilir.
***
Mustafa Hoca'nın maçın devre arasında Bamba için gösterdiği cesareti Malouda için de göstermesi gerekir. Adrian, Alanzinho ve Malouda. Bu üçlüden hangisi formda ise o oynamalı. Saha içerisinde yetersiz kalıyorsa diğeri ile değiştirilmeli. Hiç bir oyuncunun geçmiş kariyeri yada başkan transferi olması, saha içerisinde aldığı süreye etki etmemeli.
Hakem Halis Özkahya, özellikle ilk yarının ikinci bölümünde kart kontrolünü kaybetti. Önüne gelene sarı kart gösterdi. Aynı Özkahya, Bamba'nın itirazına ise seyirci kaldı, kırmızıyı gösteremedi. Trabzonspor'da oynayan bir futbolcu, hakeme bu tür fiziki müdahalelerden uzak durmalı. Trabzonspor on kişi kalsa bunun hesabını kim verecekti? Mustafa hoca burada akıllı davrandı ve hakemden önce müdahaleyi yaptı.
***
Sonuç olarak; geçtiğimiz haftalarda kötü oynayarak kazanan Trabzonspor, bu kez iyi oynadı ama berabere kaldı. Mustafa Akçay'ın oyuncu ve mevkii seçimlerinde daha cesaretli olması bizi umutlandırıyor. Aynen devam etmeli. Belki Trabzonspor çok iyi oynamadı ama, futbol kalitesi olarak bu sezonun en üst seviyesini sergiledi. Daha iyisini yapmak için fırsat önlerinde.
Galatasaray mücadelesinde "derbi" havasına girip, hak edene değil, ismi olana forma verme yanlışına düşülmemeli. Malouda cezalı, Zokora son iki maçtır yok, Bamba da gergin. Unutma Mustafa Hocam! Sen 1461 ile Galatasaray'ı kupada saf dışı bırakırken ismi olan değil, hak edene forma vermiştin.
***
Son bir söz de, Ali Ağaoğlu'nun sponsor olacağı söylenen Ronaldinho yada başka bir ismin transferi için. Ali Ağaoğlu Trabzonsporludur ve bu yönetime büyük katkıları olmuştur. Ancak, Trabzonspor'a destek olmak istiyorsa Ronaldinho'yu değil, Cenk Tosun, Serdar Aziz gibi yerli ve gelecek vaat eden oyuncuları bordo mavililere hediye etsin. Diğerlerinden zaten fazlası ile mevcut. Trabzonspor kulübü, Antika Eşya Müzesi değil!!!!!!!!!!!