Levent Tan

Levent Tan

Selamün Aleyküm Siemens!

Trabzonspor ne zaman paraya sıkışsa, ne zaman borçları ödenemeyecek seviyeye ulaşsa aklına hemen ''gayrimenkul satmak'' geliyor.

Ziyabey'i satalım, Kartal'ı satalım, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nin satalım... Hisse satalım, HES'i satalım, yok yok kulübü komple Katar'a satalım!

Durup, aklıselim ''Yahu kardeşim elimizdekileri değerlendirelim'' diyen hiç kimse yok!

Hasbelkader ''Şu proje yapılsa iyi olur'' diyenlerin de fikirleri hep incik, boncuk üzerine... Hâlâ ''Disneyland yapalım'', ''SMS atalım'', ''Anahtarlık alalım, kulübü kurtaralım'' diye düşünenler var.

Ufkumuzu genişletelim, büyük ve uzun vadede düşünelim biraz!

***

Trabzon'da, şehri ve Trabzonspor'u düşünenlerin Akyazı üzerinden bir ''hesap - kitap'' gündemi var. Hem şehre, hem devlete hem de Trabzonspor'a kazanç sağlayacak projeler üzerine bazı kesimler kafa yoruyor.

Biri otogar olsun diyor, bir diğeri liman... Biri spor tesisi olsun diyor, biri otel - AVM.

En son Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Şehir Hastanesi olacak'' dedi.

Ve bana göre tartışma bitti!

O halde yapılacak tek şey Trabzonspor'un mevcut şartlarda bu alandan maksimum kazanç elde etmesini sağlamak.

E... Trabzonspor inşaat yapamaz, hafriyatla uğraşamaz... Trabzonspor hastane kuramaz, MR makinesi alımıyla uğraşamaz... Trabzonspor doktorlardan illallah etti, kendisi ağır hasta!

Nasıl olacak peki?

Trabzonspor'un gerek yıllarca oy, gerekse canından bir parça vererek yapılan Akyazı'dan faydalanabilmesi için tek mantıklı seçenek, dolgu alanının sahibi olması ve bu alanda yapılacak tüm teşebbüslerden kira geliri elde etmesidir.

Şehir Hastanesi mi olacak, otogar mı olacak, otel - AVM - liman mı olacak... Ne olursa olsun, her biri Trabzonspor'un kiracısı olmalı!

Trabzonspor'un finansal olarak rahatlayabilmesi için SMS veya anahtarlıkla elde edeceği gelir planlamaları yerine 49 yıllığına Şehir Hastanesi'nden kazanacağı bir gelir kalemini hedeflemesi gerekiyor.

Tüm aklını, tüm siyasal ve bürokratik gücünü bu amaç uğruna harcaması gerekiyor.

***

Diyeceksiniz ki; Akyazı'da stadyumun kirasını, elektrik, doğalgaz ve su faturasını bile ödeyemeyen Trabzonspor, koskoca dolgu alanının giderlerini nasıl karşılayacak?

O da başlıkta gizli!

Dünyanın en kolay sponsorluğu, nakit çıkışının olmadığı ve her iki tarafın da maksimum fayda sağlayacağı reklam anlaşmalarıdır. Bir firmayı size birkaç milyon dolar nakit vermesi için ikna etmeniz yıllar sürer, ancak milyon dolarlık ticaret herkese cazip gelir.

Ben bugün Trabzonspor başkanı olsam, ilk olarak Enerji Bakanı Berat Albayrak'ı ziyaret ederim ardından da ''Selamün Aleyküm Siemens'' diyerek işe koyulurum.

''10 yıllık reklam, 10 milyon dolar... Sizden para istemiyoruz, bize 10 tane rüzgar enerjisi tribünü satın ve atıl durumdaki HES'imizi yapın. Bir kısmı sponsorluk, kalanı enerji taahhütlü!''

Türkiye'nin en çok rüzgar alan coğrafyasında deniz kenarı veya dağlarda kurulacak 10 tribünlük bir santral, yıllık 90 -100 GWh elektrik demek.

Türkiye'nin dört bir yanından gelen yatırımcıların arayıp da bulamadığı 28 MW'lık HES yıllık 85 - 90 GWh elektrik demek.

Yani yıllık ortalama 10 Milyon dolar!

Şimdi tekrar düşünelim... Bankalar, üniversiteler, hastaneler ve uçup giden sponsorluklar mı?

Yoksa...

''Havadan - sudan'' her yıl 10 milyon dolar kazanan, arazi giderlerini karşılayan, stadyumuna kira ödemeyen, gayrimenkulün sahibi olmuş, finansman yaratmış, 49 yıllığına kiralamış ve yatırım geliştirme imkanları bulunan bir Trabzonspor mu?

Karar sizin!

NOT: Siemens'i lafın gelişi söyledik... Başarılı bir enerji firması oldukları kadar, iyi de bir firma kimlikleri var. Elektrik deyince akla ilk onlar geliyor.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.