Yaz bitti..
Bayram tatili sona erdi..
Sonbahar ayı ile birlikte Trabzon’da seçim hareketliliği başlıyor..
Bir tarafta siyaset, diğer tarafta meslek kuruluşları öte tarafta ise bürokrasi ve yerel yönetimlerde seçimlerle birlikte değişim rüzgarı başlayacak
Siyasette partilerin il ve ilçe teşkilatlarında kongreler yapılacak
Meslek kuruluşlarında ise TTSO ve TESOB’ta seçim startı verilecek.
Esnaf şehri Trabzon’un gözü-kulağı şehrin en önemli sivil toplum kuruluşu olan Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde olacak
Şimdiden adaylar kendini göstermeye başladı.
Kulisler hareketli..
Algı operasyonu ve yönlendirmeler başladı..
Kim kimi desteleyecek, kimler seçimde boy gösterecek, kimler nasıl hamleler yapacak?
Anlık dedikodular ise işin tuzu-biberi..
Bazen Trabzon’u bu noktada çözemiyorum..
Ne sorgulama var, ne beklenti ne de hedefler.
Canı sıkılan akşamdan sabaha karar verip istediği yere aday olabiliyor..
Başkan olup-olmaması da çok önemli değil..
Ses çıksın, haberleri yapılsın, adı tartışılsın yeter..
Nasıl bir ego nasıl bir tatmin olma anlayışı anlamış değilim.
Aklında adaylık olmayan iki gün üst-üste gazete sayfalarında yazıldığında havaya girip aday bile olabiliyor..
Bu kadar kısır bu kadar yetersiz ve bu kadar değişime kapalı bir şehirde seçimler ne kadar sağlıklı ve tarafsız geçiyor sorusu ise işin başka bir boyutu..
Oraya hiç girmek istemem!
Peki ama Büyükşehir Trabzon’un hedefleri büyük samimi-vicdanlı-üretken-dürüst ve becerikli siyasetçilerine, iş adamlarına, sivil toplum ve meslek kuruluşları başkanlarına ve de yöneticilerine ihtiyacı yok mu?
Ya da bu unvanlara sahip olanların görevlerine devamına!
Trabzon’da kurum ve kuruluşlardan ne istediğimizi ve beklentimizi ortaya koyma noktasında ciddi sıkıntılarımız var.
İşimize geleni övüyor gelmeyeni dövüyoruz..!
Oysa Trabzon tartışmalı.. Bunu yürekli bir şekilde yapmalı..
Önüne gelenin, canı sıkılanın, şov yapanın, tatmin olmak isteyenlerin değil gerçekten şehre ve insanlığa katkı sunacakların seçimlerde karşımıza aday olarak çıkması gerekmez mi?
Bayram tatili sona erdi..
Sonbahar ayı ile birlikte Trabzon’da seçim hareketliliği başlıyor..
Bir tarafta siyaset, diğer tarafta meslek kuruluşları öte tarafta ise bürokrasi ve yerel yönetimlerde seçimlerle birlikte değişim rüzgarı başlayacak
Siyasette partilerin il ve ilçe teşkilatlarında kongreler yapılacak
Meslek kuruluşlarında ise TTSO ve TESOB’ta seçim startı verilecek.
Esnaf şehri Trabzon’un gözü-kulağı şehrin en önemli sivil toplum kuruluşu olan Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde olacak
Şimdiden adaylar kendini göstermeye başladı.
Kulisler hareketli..
Algı operasyonu ve yönlendirmeler başladı..
Kim kimi desteleyecek, kimler seçimde boy gösterecek, kimler nasıl hamleler yapacak?
Anlık dedikodular ise işin tuzu-biberi..
Bazen Trabzon’u bu noktada çözemiyorum..
Ne sorgulama var, ne beklenti ne de hedefler.
Canı sıkılan akşamdan sabaha karar verip istediği yere aday olabiliyor..
Başkan olup-olmaması da çok önemli değil..
Ses çıksın, haberleri yapılsın, adı tartışılsın yeter..
Nasıl bir ego nasıl bir tatmin olma anlayışı anlamış değilim.
Aklında adaylık olmayan iki gün üst-üste gazete sayfalarında yazıldığında havaya girip aday bile olabiliyor..
Bu kadar kısır bu kadar yetersiz ve bu kadar değişime kapalı bir şehirde seçimler ne kadar sağlıklı ve tarafsız geçiyor sorusu ise işin başka bir boyutu..
Oraya hiç girmek istemem!
Peki ama Büyükşehir Trabzon’un hedefleri büyük samimi-vicdanlı-üretken-dürüst ve becerikli siyasetçilerine, iş adamlarına, sivil toplum ve meslek kuruluşları başkanlarına ve de yöneticilerine ihtiyacı yok mu?
Ya da bu unvanlara sahip olanların görevlerine devamına!
Trabzon’da kurum ve kuruluşlardan ne istediğimizi ve beklentimizi ortaya koyma noktasında ciddi sıkıntılarımız var.
İşimize geleni övüyor gelmeyeni dövüyoruz..!
Oysa Trabzon tartışmalı.. Bunu yürekli bir şekilde yapmalı..
Önüne gelenin, canı sıkılanın, şov yapanın, tatmin olmak isteyenlerin değil gerçekten şehre ve insanlığa katkı sunacakların seçimlerde karşımıza aday olarak çıkması gerekmez mi?