Baştan söyleyelim;
Her ne kadar Trabzonspor sezona ''50. Yılda Şampiyonluk'' hedefiyle başlasa bile ocak ayı içinde oynanan Atiker Konyaspor karşılaşmaları camiayı ''Bir şekilde Avrupa'ya gitsek kârdır'' noktasında birleşmeye mecbur kıldı. Başarabilir veya başaramaz bilemiyoruz ama Trabzonspor'un artık en reel hedefi; UEFA Avrupa Ligi'ne katılabilmektir.
Fakat, gerek saha dışında yaşanan sansasyonel istifalar, ödeme güçlükleri, futbolcu huzursuzlukları ve yapılamayan transferler; gerekse saha içinde hâlâ bir düzene oturamamış takım oyunu bu hedefi başarmanın o kadar da kolay olmadığını gösteriyor.
Evet... Rıza Çalımbay çok iyi niyetli, çok istekli, çok düşünceli, çok samimi, çok kararlı ama işi gerçekten de çok zor!
***
Hafta sonu oynanan Atiker Konyaspor karşılaşmasındaki Durica - Novak - Onazi ve N'doye tercihleri gösterdi ki Çalımbay, Trabzonspor'un başarısı adına her türlü riski almaya hazır.
Pahalı oyuncu, güçlü oyuncu, eski oyuncu, yeni oyuncu demeden en doğru tercihleri yapmaya çalışıyor.
Mantıklısı da bu!
Sonuçta sezon başından beri Trabzonsporlular ilk kez uyum içinde oynayan bir defans bloğu ve önlerinde birbirini tamamlayan Onazi - Okay ikilisiyle orta sahada güven veren bir görüntü çizdi.
Zamanla daha iyi olacağını düşünüyorum.
Ancak; bazı hesaplar da ''henüz'' tutmamış gözüküyor.
Mesela; Olcay Şahan'ın yerine top tutması ve top dağıtması için kadroya dahil ettiği Dame N'Doye'un standart yakalayamayan performansı... İlk yarılarda 6.5 KM civarında koşan Yusuf Yazıcı'nın şimdilerde 5.3 KM'ye kadar düşen koşu, mücadele ve sonuca katkı seviyesi... Abdulkadir'in bireysel yeteneklerinin takım oyunuyla tam bütünleşememesi... Sosa ve Rodallega'nın takıma adaptasyonu konusundaki tercihler Çalımbay için ''hâlâ'' büyük bir ''çıkmaz'' yaratıyor.
Tüm bunların yanında Burak Yılmaz'a ayrı bir parantez açmamız gerektiğini düşünüyorum.
Burak belki bunun farkında, belki de değil ama kendisi takım oyunu içinde ''Turbo'' görevi görüyor. İsteği, iştahı, motivasyonu ve arkadaşlarını sürükleyen yapısı Trabzonspor için çok, çok, çok önemli. Attığı ekstra iki adım, yaptığı fazladan iki koşu tüm takımı ateşliyor, 10 kişinin performansını direkt X2 olarak etkiliyor.
Haliyle Burak'ın aklı saha içinde olmayınca Trabzonspor'un oyun hızı ve enerjisi de düşüşe geçiyor.
Oyun hızı demişken Mete Kalkavan'ın 3. Lig'de bile eşine zor rastlanır performansı, sürekli oyunu durdurması ve verdiği - veremediği kararların Trabzonspor'un seri, set ve organize oyununa doğrudan etki ettiğini söylemek lazım.
***
''Trabzonspor'da trend ne yönde?'' sorusuna geri dönecek olursak...
Trabzonspor'da trend bıçak sırtı!
Yarısından fazlası istifa etmiş ve nefes alamayacak kadar borca saplanmış Trabzonspor yönetimi eğer ki ödeme dengesindeki sorunları çözemezse... Vaatlerinden bir bir uzaklaşarak, ''hiçbir şey yapamadı'' seviyesine hızla ilerleyen Muharrem Usta bu tabloyu düzeltmeyi başaramazsa... Futbolcu huzursuzlukları devam ederse... Takım içinde bir ''normalleşme'' sağlanamazsa... Camiadaki ''fokurdama'' dinmezse... Rıza Çalımbay'ın iyi niyetli ve kararlı tercihleri ''yetersiz'' kalırsa... Erken puan kayıplarıyla futbolcular hedefsiz kalırsa maalesef ki Trabzonspor önü alınamaz bir düşüş trendine girer ve sezon sonlarına doğru simsiyah bir tabloyla karşılaşır.
Ama; Usta, yönetim kurulu, camia ve Çalımbay bu sorunları aşmayı başarırsa Trabzonspor'un gözü Avrupa'da diyebiliriz!
Ben hâlâ umudunu koruyanlardanım...
Süper Lig'deki bu kalitesizlikte Trabzonspor'un mevcut kadrosunun kalitesini sahaya yansıtabileceğine ve hedefine ulaşabileceğine inanıyorum.
- Anasayfa
- Yazar Yazıları
- Trabzonspor'da trend ne yönde?
Levent Tan
Trabzonspor'da trend ne yönde?
Yayınlanma:
Güncelleme:
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.