Öncelikle şunu belirteyim. 30 yıldır Trabzonspor'u takip ediyorum. Son on yıldır da ulusal ve yerel medyada Trabzonspor'u yorumluyorum. 2013-2014 sezonunda olduğu kadar, oyuncu tercihlerinin tartışıldığı bir başka sezon hatırlamıyorum. Teknik adamlardan mı, yoksa oyuncu yapısından mıdır bilinmez...
UEFA Avrupa Kupası'ndan elini eteğini çektikten sonra kalan tek hedefin lig olduğu kayıp sezonda, başkanından teknik heyetine, oyuncusuna kadar hiç kimse içinde bulunduğu durumun farkında değil.
Yönetim Kurulu, gelecek haftaki mâlum takımın maçı için Konya'ya seyirci götürmüyor.
Türk futboluna çağ atlatan, İstanbul'u ikinci kez fetheden takımın pro lisans sahibi hocası yok. Oyuncular sıradanlaşmış. Kendisini takımdan, hocadan, diğer arkadaşlarından üstte gören isim sayısı çoğalmış.
Trabzonspor, sıradan oyunculara esir olmuş vaziyette sıradanlaşmasına devam ediyor. Konya deplasmanında savunmayı beğendim. En azından mücadele ettiler. Onların alnından öpüyorum.
Gelelim yazımızın başlığına...
Öncelikle Zokora... Maç seçme hastalığı yine sirayet etti. Avrupa'ya da veda edildiğini göre artık teşekkür edilmeli.
Ve esas oğlan Malouda...
Hafta içerisinde yerel bir gazetede yer alan "Sözleşmesinde her maçta oynar diye özel madde mi var?" haberinin boş olduğunu, ancak Başkan Hacıosmanoğlu'nun sözlü talebiyle her maçta kadroda yer aldığını biliyoruz.
Bak efendi. Bu ülke, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin yada Katar değil. Burada takım arkadaşlarına, seyirciye ve en önemlisi camiaya saygı duymak zorundasın.
Saygı duymalısın ve utanmalısın...
Bu renkler için şampiyonluğun katledilmesine rıza göstermeyip hayatına son veren insanlardan utanmalısın!
Deplasmanlara giderken trafik kazasında can veren körpe yüreklerden utanmalısın!
Senin banka hesaplarını dolduran milyon euroları, çocuklarının rızkından keserek bilet alan taraftarlardan utanmalısın!
Burası kimsenin babasının çiftliği değil.
Haftalardır takıma hiç bir katkı sağlamayacaksın.
Takım arkadaşlarının emeğini çalacaksın.
Oyundan çıkarken sanki galip oynuyormuş gibi yavaş hareket edeceksin.
Yusuf Erdoğan'ın elini sıkmayıp, sırtını sıvazlamayacaksın.
Bunların üstüne kulübeye gitmeyip direkt soyunma odasına gideceksin.
Vay paşam, vay beyim... Henrique'nin suçu ne? Onun teri senden daha mı ucuz?
Ya Adrian, Caner, Zeki Yavru ve Zeki Ayvaz... Üç oyuncu değişikliği tamamlandıktan sonra onlar soyunma odasına neden gitmediler?
Bu ülkeye Dündar Six, Hagi, Alex, Ricardinho gibi, bu şehre Jan Marie Paff, Marcelinho, Musampa gibi yıldızlar geldi. Hiç birisi senin yaptığın saygısızlığı yapmadı. Hiç bir yönetim, hiç bir teknik heyet buna izin vermedi.
Yazık hem de çok yazık. Trabzonspor kaybedebilir, kazanabilir, berabere kalabilir. Ama hiç bir şahıs kendisini bu takımdan üstün göremez. Ne başkan, ne hoca, ne de oyuncu... Anlaşıldı mı 15 numaralı hayalet!!!