Prof.Dr. Osman Bektaş
Doğu Karadeniz Bölgesinde ormanlarının kurumasının asıl nedeni asit yağmurlarıdır
Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin yörelerinde izlenen ladin ormanlarının kurumasının asıl nedeni asit yağmurlarıdır.
Jeolojik olarak ana kaya- toprak özelliğinden dolayı Doğu Karadeniz Bölgesinin kuzey kesimleri asit yağmurlarına karşı oldukça hassastır.
Kireçtaşından ve kireçten yoksun ormanlar ve orman toprakları asidi etkisiz hale getiremediğinden orman toprakları da zamanla asitleşmiştir.
Asitli toprak topraktaki besin elementlerinin yıkanarak uzaklaşmasına ve toprak mikro organizmaların azalmasına neden olduğundan ağaç büyümesi de yavaşlatmakta, zamanla zayıflayan ağaçlar haşerelerin istilasına maruz kalmakta, kuruyarak ölmektedirler.
Amerikan Jeoloji Araştırma Dairesine göre asit yağmurları keşfedildikten sonra 1970’li yıllarda bilim insanları toprakta asit birikiminin kalsiyum tükenmesine ve mikro organizma azalmasına neden olduğunu ön görmüşlerdir.
Trabzon Büyük Şehir Belediyesine ait toprak analizi laboratuvarı sonuçlarına göre 2015- 2018 yılları arasında analizi yapılan dört bine yakın toprak örneği kalsiyum ve organik madde bakımından fakirlik göstermektedir. Bu özellikler çevre tarım ve orman topraklarının asitleşmiş olduğunun dolaylı kanıtlarıdır.
Asitli toprak nedeniyle ekolojisi bozulan çevrede zamanla zayıflayan ağaçlar kabuklu böceklerin, mantarların, haşerelerin ve virüslerin istilasına maruz kalarak kurumalarına neden olmaktadır.
Geçmiş 25 yıl içerisinde asit yağmurları nedeniyle kuzey Amerika’nın doğusunda white-green dağ bölgelerindeki kırmızı ladin ağaçlarının %50 si kuruyarak yok olmuşlardır.
Özetle ekolojik denge bozulunca zayıflayan ağaçlar böcek ve mantarların istilasına uğrar.
ASİT YAĞMURLARI NASIL OLUŞUYOR?
Asit yağmurları kar yağışı, yağmurun, sisin aşırı şekilde nitrik ve sülfürik asit bulundurmasıyla oluşur.
Petrol, kömür gibi fosil yakıtların yakılmasıyla atmosfere salınan sülfür dioksit ve nitrojen dioksit gazları su ile temas ederek sülfürik asit ve nitrik asit formuna dönüşür ve yağışla birlikte toprağın asitleşmesine neden olur.
Rüzgârlar bu asitli yağışları binlerce kilometre uzaklıklara taşıyarak asitlerini buralara bırakır.
Asit yağmurları etkin oldukları bölgenin ekolojik dengesini bozarak toprağın verimsizleşmesine, ormanların kurumasına, baraj sularının ve havanın kirlenmesine neden olmaktadır.
ASİT YAĞMURLARI ORTA AVRUPA VE SİBİRYADAN GELİYOR
Batı Karadeniz Bölgesinde 2009-2017 yılları arasında yapılan çalışmalar aşağıdaki haritada görüleceği gibi asit yağmurlarının orta Avrupa- Sibirya’dan Karadeniz Bölgesine ulaştığını, ormanları, toprakları ve barajlardaki ham içme suyunu olumsuz etkilediğini; ekolojik dengeyi bozduğunu göstermiştir.
Amerikan Jeoloji Araştırma Dairesine göre asit yağmurları keşfedildikten sonra 1970’li yıllarda bilim insanları toprakta asit birikiminin kalsiyum tükenmesine ve mikro organizma azalmasına neden olduğunu ön görmüşlerdir.
Trabzon Büyük Şehir Belediyesine ait toprak analizi laboratuvarı sonuçlarına göre 2015- 2018 yılları arasında analizi yapılan dört bine yakın toprak örneği analiz sonuçlarına göre topraklar kalsiyum ve organik madde bakımından fakirlik göstermektedir. Bu özellikler çevre tarım ve orman topraklarının asitleşmiş olduğunu, doğal ekolojik dengenin bozulduğunun kanıtlarıdır.
DOĞU KARADENİZ TOPRAĞI ASİT YAĞMURUNUN ETKİSİNİ AZALTAMIYOR
Jeolojik özelliğinden dolayı Doğu Karadeniz Bölgesinin kuzey kesimleri asit yağmurlarına karşı oldukça hassastır.
Maden kuşağı olan bölgede magmatik kayaçlar egemen durumda iken kireç taşları oldukça azınlıktadır. Bu nedenle kayaçlardan türeyen toprağın da kalsiyum içeriği az olup asit yağmurunu daha bazik, etkisiz bir hale getirememektedir.
Sonuç olarak da asitli topraktaki bitkiler ve ağaçlar yeterince beslenemediğinden zayıf kalmakta böcek, virüs, mantar ve haşerelerin istilasına açık bir duruma gelmektedirler.
Doğa kanunu: Doğada zayıf olan yok olmaya mahkûmdur.
AŞIRI YAĞIŞ VE KAR ERİME DÖNEMLERİNDE İÇME SUYU KİRLİLİĞİNE DİKKAT!
Kireç bakımından fakir olan, pH 5 den küçük asidik doğu Karadeniz topraklarında, bitkiler toprakta var olan bitki besin elementlerini yeterince alamamakta bu nedenle bitkilerin besin değerleri düşmektedir.
Öte yandan aşırı yağışlar bitki besin elementlerin yıkanmasına ve toprağın daha alt kısımlarında birikmesine neden olur.
Sonuç olarak toprağa atılan suni gübrelerin büyük bir kısmı bitkiye ulaşamadan yağışla yıkanarak toprağın alt kısımlarına taşınıp çevrenin ve yeraltı suyunun kirlenmesinde önemli bir rol oynar.
Normal olarak toprakta bağlı bulunan alüminyum toprağın asitleşmesiyle serbest hale geçip, çevre kirlenmesine, bitki ve ağaç köklerin zayıf ve kısa kalmasına neden olur.
Batı Karadeniz Bölgesinde, Akçakoca çevresinde aşırı yağışlardan sonra toprak yıkanması sonucunda, baraj ham suyunda demir, alüminyum, çinko, mangan gibi element zenginleşmesi görülmüştür.
Bu nedenle sağanak yağışlar sonrasında baraj sularında fiziksel iyileştirmeden çok arıtma işlemlerinin yapılması önerilmektedir.