Recep Ergenç

Recep Ergenç

Fındık Ocağı ile “Fındık Festivali ya da Fındık Toplama Kampına”na doğru

Fındık ile ilgili bildiklerimiz yeterli mi dersiniz?

Hayır diyen bir cesur yürek Seyyare Sungur, Arsinli ve KTÜ Peyzaj Mimarlık mezunu.

Yomra’da fındık üzerine başlattığı girişimcilik serüvenini, Fındık Ocağı’nın kuruluşunu, daha da önemlisi fındık festivalinin (kampının) hazırlıklarını bu genç girişimci ile konuştuk. Sizin de bu cesur yüreği, hayalleri peşinde koşan evli ve bir çocuk annesi kadını tanımanızı istedim ve sohbetimizi özetleyerek bir röportaj halinde size sunmak istedim. Aşağıdaki metinde Recep Ergenç (RE) ve Seyyare Sungur (SS) olarak geçecektir.

RE: KTÜ Peyzaj Mimarlık eğitiminden sonra rotayı İstanbul’a kırmışken, baba ricası ile üç ay sonra gitmek üzere anlaştınız ama on yıl kaldınız.

SS: Param yoktu, uçak bileti alması için babamdan para istedim. Üç ay sonra git ricası üzerine kaldım. Babama gelen misafirlere çay ikram edecek kimse yoktu. Görevi üstlendim. O süreçte sektörün pek çok önde gelen kişisiyle tanıştım. Her tahsil seviyesinden kadın ile kırılmış fındık seçtim. Sabah 07:30, gece ne zaman işimiz biterse… Çok zaman fındık çuvallarının üzerinde uyudum. Bütün bu süreçte çok şey öğrendim. Fındık çeşitleri (22 çeşit) hangi mevsim hangi reaksiyonu veriyor, nasıl korunuyor... Bu on yılda kısaca hem fındığı tanıdım ve sevdim, hem de gerçek hayat ile yüzleştim.

RE: Peki, girişimcilik? Girişimcilik sonradan da öğrenilir ama…

SS: Okulda pek çok organizasyonda önde buluyordum kendimi. Kardeşler olarak sürekli şu soru beynimizi meşgul ediyordu; Fındık ile ilgili başka ne yapılabiliriz?

RE: Hamdi Ulukaya ve Prof. Dr. Selçuk Şirin ile tanışmanız dönüm noktası…

SS: “Chobani” markası ile ABD’de büyük başarı hikayesi yazan Hamdi Ulukaya’nın “girişimcilik çağrısına” dört kardeşimle ortak bir proje yazarak katıldık. Hamdi Ulukaya son altıya kalanları ABD’ye götürüyor ve inanılmaz bir girişimcilik eğitimi almalarını sağlıyordu. Birkaç aşamayı geçtik ama son altıya kalamadık. Bu arada Prof. Dr. Selçuk Şirin hoca bize inanılmaz bir özgüven aşıladı. Fikrimizi takip etme kararı aldık. Fındık ürünlerini geliştireceğimiz, satışını gerçekleştireceğimiz “fındık ocağı” işletmemizi kurduk. İstanbul’a giderek çikolata eğitimi aldım. Şimdilerde Belçika’dan kuvarter (çikolata ham maddesi) getirip burada kendi tesisimizde fındıkla buluşturuyoruz. Dükkanımızın önü altı aydır kapalı (yol nedeniyle) ama başladığımızdan bugüne üretimimiz sekiz kat arttı.

RE: Dört kardeş “Fındık Ocağı” dükkanını kurdunuz. Özgün işler yapıyorsunuz.

SS: Vegan (çığ) beslenmeye artan ilgi tatlı sektöründe fındık ile ilgili giderek daha fazla taraftar buluyor. Fındık unumuz ile yaptığımız kurabiye ve pastalarımızı şeker otu (stevya) ile tatlandırıyoruz. Sıfır kalori. Diyabet hastaları da rahatlıkla bizim fındık unu ile yaptığımız kurabiye ve pastalarımızı yiyebiliyor. Kısaca fındık katma değeri artırmaya çok müsait bir ürün. ARGE çalışmalarımız sonucu;

Badem unu yerine fındık unu

Badem sütü yerine fındık sütü

Çiğ badem yerine çiğ fındık ürünlerimiz ile gurur duyuyoruz.

RE: Pasta ve kurabiyelerinizde buğday unu yerine fındık unu kullanıyorsunuz öyle mi?

SS: Fındık unu ürün gamımız içinde değerli bir ürün. Belli dönemdeki fındıkları kıyarak elde ediyoruz. Fındık unu ile ürettiğimiz Kurabiye ve pastalarımız çok beğeniliyor. Fındık unu ise giderek kendi bağımsız müşterisini oluşturdu, daha fazla aranır oldu. Bütün ürünlerimizi Fındık Ocağı ambalajı ile servis ediyoruz.

RE: Fındık Ocağı bir ayağı ile fındık için AR-GE merkezi gibi çalışsın istiyorsunuz. Nasıl olacak bu?

SS: Önümüzde AR-GE’si yapılacak fındıktan üretilecek geniş bir ürün gamı hayalimiz var. Fındık sütü ile Kozmetik, sabun vb. üreteceğiz. Bölgemiz tıbbi ve aromatik açıdan çok zengin endemik türleri barındırıyor. KTÜ Teknoloji Transfer Ofisi ile bir araya gelip çalışmalarımıza yeni hedefler koyacağız.

RE: Hafta sonları meraklılarına çikolata yapma eğitimi veriyormuşsunuz.

SS: Anneler, babalar ve çocuklarıyla bu etkinliğe katılabiliyorlar. Çikolata yapmayı öğreniyorlar, verimli ve eğlenceli vakit geçirip anı defterlerine kaydediyorlar.

RE: İlklerden biri de “fındık festivali” ya da “fındık toplama kampı” fikriniz olacak sanırım. Dünyada elli iki bin kamp çeşidine fındık toplama kampını da ekleyeceksiniz. Nasıl oluştu bu fikir?

SS: Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi esin kaynağı oldu. Govata (!) limanından İstanbul’a teknelerle fındık götürüldüğü anlatılıyor. Buna fındık yolu adını verdik. Üç- beş Ağustos 2018 tarihinde yapmayı planladığımız fındık kampının dünyada genel adı tarım turizmi fikri bu. Fındık toplamanın ritüelleri var. Türküsü, kemençe- horon ile beslenen eğlence kısmı var. Fındığın yirmi iki çeşidi var. Kampta değişik etkinlikler planladık. İl içinden ve il dışından gelecek konuklarımıza fındık toplamadan taa çikolata yapımına kadartüm aşamalrı yaşatacağız. Fındık kampını belgesele dönüştüreceğiz. Sonraki yıllarda fındık kampımızı dünyaya satacağız.

RE: Fındık Ocağının Trabzon ekonomisine bu yaratıcı çalışmalar ile önemli katkıları olacağı açık. Sohbet için teşekkür eder, başarılar dilerim.

SS: Bizim henüz koza halindeki Fındık Ocağı girişimimiz Karadeniz Kadınının mücadeleci ana damarından beslendiğine kuşku yok. Fındık için ARGE çabalarımız ve Fındık Kampımız ile Trabzon ekonomisine, turizminin çeşitlendirilmesi adına önemli bir adım olacak. Bütün bu süreci paydaşlarımız ile başaracağız. Ben de Fındık Ocağı adına teşekkür ederim.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.