İbrahim Değil
Savaşın mizahı olmaz
"Barış istiyorsan savaşa hazır olacaksın." demiş eski Romalılar. Bir süre önce 84 yaşındaki bir Alman'ın garajında bir uçaksavar, 50 tonluk bir tank ve türlü türlü silah bulmuşlar. Adamın barış istediği çok belli, değil mi?
Barış isteyenlerin başında ABD yöneticileri gelir. İlkin Amerika'daki yerli halka barış götürdüler. Sonra sınır komşuları olan Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye gibi birçok ülkeye barış ve demokrasi götürmek için hiçbir masraftan kaçınmadılar. (Uzmanlar, barış yapabilmek için önce savaş çıkarmak gerektiğini söylüyorlar.)
Barışsever İngilizler, vaktiyle Hindistan'ı sömürdükleri dönemde ciddi bir direnişle karşılaşmışlar: Barışsevmez kobra yılanlarının gerilla savaşıyla. Canları epeyce yandıktan sonra bir parlak fikir düşmüş akıllarına: “Kobra öldürüp getirenlere ödül verelim, böylece bu sinsi hayvanların kökünü kurutalım.”
Fikir yerli halkın çok hoşuna gitmiş. Derhal yılanları bulup öldürmeye, teslim edip paralarını almaya başlamışlar. Ama kobra sayısı azalmak yerine günbegün artıyormuş. Çünkü yerli halk, yılan arayıp durmaktansa minik çiftlikler kurup seri üretime geçmiş.
Tarihçiler, bu işe çok bozulan İngilizlerin, “Siz misiniz hinlik yapan? Bundan sonra size para ödeyen, enayi dümbeleği olsun!..” dediklerini yazar. Bunun üzerine, “Ey, madem öyle, artık para etmiyorlar, biz de bu hayvancıkları salıverelim gayri…” diyen Delhi halkı yüzünden kobralar sokaklarda kol gezmeye başlamış…
Silahsız hayvanlara savaş ilan edenler sadece avcı milleti değildir. 1932'de Batı Avustralya'da devekuşlarının soydaşı “emu”ların sayısı çok artmıştır. Devlet, ekinlere zarar veren 10 binden fazla emuya karşı makineli tüfeklerle askerî harekât düzenler. Fakat saatte 50 km hızla koşabilen bu kuşların manevra kabiliyetleri ve savaş taktikleri askerlerden daha iyidir.
Avustralyalı bazı zevzek gazetecilere göre emular askerlerden daha az zayiat vermiştir. Geri çekilmek zorunda kalan Binbaşı Meredith’in, “Bu kuşlardan silahlı bir birlik kurabilseydik dünyadaki bütün orduları yenerdik." diye kendini savunduğu rivayet edilir.
İnsanoğlunun türlü türlü savaşı var. Yurdunu savunduğu savaş bunlardan biri ve en haklı olanıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın en yoğun günlerinden birinde Ankara’da Maarif Kongresi yapılacaktır. Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, “Dilerseniz erteleyelim…” deyince Kemal Paşa, “Hayır, hayır ertelemeyin. Cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir…” der.
Biz o günden sonra Yunan’ı ve daha birçok düşmanı yenmeyi başardık. Ah, bir de Ata’mızın işaret ettiği öteki düşmanı yenebilsek!..