İbrahim Değil
“Avcıların ateş edip vuramadığı tavşan korkudan öldü”
Bu haberde kefen parasının 50 bin lira olarak ifade edilmesi ayrı bir konu.
Bir başka üzücü haber şöyle:
“Esenyurt’ta iki hırsız, girdikleri iş yerindeki ürünleri çaldıktan sonra güvenlik kamerasına el hareketi çekip kayıplara karıştı…”
Şunu da okumuş olabilirsiniz:
“Şanlıurfa’da 189 kişinin alınacağı temizlikçi kadrosu için 54 bin 301 kişi başvurdu. Temizlik görevlisi olmak isteyenlerin 6 bin 351’i üniversite mezunu…”
Elbette önemlidir ama böyle olumsuz haberleri ben yazmak istemem. Memduh Şevket üstadımız gibi, “insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım.” Okuduklarından keyif almalı insan.
Eski bir haber hatırlıyorum: “Avcıların ateş edip vuramadığı tavşan, korkudan kalp krizi geçirip öldü...” Avcılar Derneği hayvana otopsi yaptırmış da böylece öğrenmiş işin aslını. Yine hatırladığım bir başka habere göre, Hayvanları Koruma Derneğinin açılışında kurban kesilmişti. Benim keyifli, neşeli yazılardan kastım böyle haberler de değildir.
Geçen hafta doktora yazdırdığımız bir ilacı eczanelerde bulamadık. Gazeteler de hastaların yüzlerce ilacı bulamadığını yazdı. Bu da üzücü bir haber.
Bizim köylerin birinde saf ve yoksul bir adamcağızın çocuğu üşütüp hastalanmış. Israrlar üzerine yavrusunu alıp hastaneye götürmüş. Doktor muayeneden sonra bir iki ilaç yazacak. Bizimki müdahale etmiş:
“Şurubu murubu boş ver, doktor bey. Mademki soğuk almış, yaz uşağa bi gocuk…”
Şimdi diyorum ki biz de bu pahalılıkta ve ilaç yokluğunda doktora ilaç yerine bal, süt, zeytinyağı filan mı yazdırsak?..
Neyse, dönelim yine “üzmeyici” haberler konusuna:
Tarım ve Orman Bakanlığının “kent tarımı” adlı bir projesi varmış. Buna göre ilkin aralarında 76 ilden sebze ve meyve alan İstanbul’un da bulunduğu 14 ilin, kendi tarımsal ihtiyacını üretmesi amaçlanıyormuş. Tabii halen İstanbul gibi güzide kentlerimizde derde derman olacak miktarda tarım alanı kaldığından yana bir kuşkumuz yok.
Ekilebilir alanları sınırlı Trabzon gibi bir ilde çimento fabrikasını ve sanayi sitesini Değirmendere havzasının verimli toprakları üzerine kurduk; Söğütlü, Beşirli, Çilekli, Çukurçayır gibi bölgelerin tarım alanlarını imara açtık; tarlalarımıza birbirinden güzel betonlar diktik. Şimdi dilersek balkonlarımızda saksılar içinde maydanoz ve soğan yetiştirebiliriz.
Trabzon kenti son 20 yılda 4 bin hektardan fazla tarım alanını kaybetmiş. İyi haber şu: Denizi doldurduğumuz toprak çok kaliteli…
Belki bilmiyorsunuz, ben söyleyeyim: “Toprak Bayramı” adıyla kutlamamız gereken bir bayramımız var. Toprağın ve tarımın önemini çok iyi bilenler ve geleceği görebilenler tarafından 1945 yılında yasalaştırılmış. 18 Haziran Pazar günü geldiğinde toplanıp, elde kalan tarım arazilerimiz için bu bayramı doyasıya kutlayalım diyorum…