Spor Toto Basketbol Ligi lideri Anadolu Efes ile play-off mücadelesi veren Trabzonspor Medicalpark arasında hiç kimsenin düşünmediği bir karşılaşma izledik dün akşam. Maçın favorisi gerek geniş ve kaliteli kadro yapısı, gerekse üst düzey maç tecrübesi nedeniyle Anadolu Efes’ti. Fakat savunmaların öne çıktığı karşılaşmada işler hiç de istatistik kağıdı üzerindeki gibi olmadı. Avrupa’ya veda ederek tek konsantresini lig şampiyonluğuna yönelten Anadolu Efes’le mücadele etmenin, tek yolu yüksek tempolu ve sert savunmayla Anadolu Efes’i düzenin dışına çıkarak, oyun dengesini bozmaktı. Fakat sert savunma anlayışı takımımızın çok önemli bir parçasının, Damıan Kulig’in ilk 5 dakikada 3 faul almasına yol açtı. Bu arada bench, henüz oyunun ilk 3 dakikasında 2 faul yapmış olan Kulig’in kenara getirilmesi gerekirken bunu atlayarak oyunun büyük bölümünü zaten rotasyonu dar olan takımımızın iyice zor duruma düşmesine sebep oldu.
Maçta savunmaların ön plana çıktığından bahsetmiştim. Anadolu Efes, topu rakip sahaya taşımakta zorlanan Trabzonspor Merdicalpark’ın oyun kurucu bölgesine sürekli baskı yaparken, takımın en önemli hücum silahı Dwight Hardy’e de Thomas Heurtel ve zaman zaman Dario Saric’le top aldırmamaya çalıştı. Trabzonspor Medicalpark ise devamlı olarak tam sahada baskıyla rakibin rahat oyun kurmasını engelledi. Aynı zamanda Anadolu Efes bütün perdelemeleri değişerek savundu ve sürekli rakibinin karşısında kalmak istedi. Trabzonspor Medicalpark ise rakibe her pozisyonda baskı yapıp top aldırmayarak, oyunlarını düzenin dışına çıkararak spontane atışlara yöneltti. Bu da Anadolu Efes gibi 85 sayı ortalamasıyla oynayan bir takımın ilk yarıyı %33 iki sayı, %25 üç sayı ortalamasıyla, maçın normal süresinde de sadece 59 sayı atmasıyla sonuçlanmasına yol açtı.
İkinci yarıda da Trabzonspor Medicalpark’ın savunma gayreti ve birebirlerde yenilmeyerek rakibinin karşısında kalması Anadolu Efes’in hücum organizasyonlarını sekteye uğratmaya devam etti. Anadolu Efes’in böylesine kötü bir yüzdeyle attığı, Trabzonspor Medicalpark’ın da böylesi istekli olduğu bir karşılaşmayı her ne olursa olsun takımımızın kazanması gerekliydi diye düşünüyorum. Fakat her yazıda belirtmeye çalıştığım top getiren oyuncu eksiği ve çember altı zafiyeti yine karşımıza çıktı ve yanlış transferin takımımızda nelere mal olduğunu hepimize bir kez daha göstermiş oldu.
Bu hafta oynanan Beşiktaş İntegral Forex- Uşak Spotif ve Darüşşafaka Doğuş- Demir İnşaat Büyükçekmece maçlarında hakemlerin oyuna müdahale ederek adeta maçları Beşiktaş ve Darüşşafaka’ya hediye ettiği bir hafta seyrettik. Dün akşamki karşılaşma da bu serinin bir devamıydı. Fakat her ne olursa olsun daha serinkanlı davranıp provakasyona alet olmamamız gerekiyordu. Zira deplasmanda oynanacak Royal Halı Gaziantep maçının ardından sahamızda oynayacağımız Fenerbahçe Ülker karşılaşmasının seyircisiz oynanması için oluşturulan tezgaha düştüğümüzü düşünüyorum.
Karşılaşma uzatmaya gidince zaten rotasyonu yeterli olmayan takımımız adına yapabilecek fazla bir şey kalmamış oldu. Rakip tecrübesi ve kalitesiyle galip gelmeyi başardı. Kısacası dün akşam takımımız adına söylenebilecek tek söz sanırım “yazık oldu” olabilir.