Recep Ergenç

Recep Ergenç

Yeşil Yol

“Yeşil” Yol Rize’de şiddetli muhalefetle karşılaşıp durunca;

Yola karşı çıkanlar ya “çapulcu” veya “HESlere de aynı insanlar karşı çıkıyor” yaftalamasına maruz kaldılar.

Konu hakkında uzman ama aynı zamanda fikrine zikrine objektifliğine inandığım birçok dostumuz da Yeşil Yol’a karşı veya mesafeli. Nedir ortak noktaları?

Eko sisteme (doğaya, yani bitki ve hayvan varlığına) saygı...

İşin aslı astarı budur…

Tema Temsilcisi Yrd. Doç. Coşkun Erüz, Doğa turizmi yapılacağı ve turist çekeceği iddiası ile”Yeşil” Yolun geçtiği en popüler yaylalar olan “Ordu Çambaşı, Giresun Kümbet- Bektaş...., Gümüşhane Cami Boğazı- Sarıtaş, Taşköprü- Limonsuyu...., Trabzon, Hıdırnebi, Haçka, Kürtdere, Arnastal, Sultanmurat...” yaylalarının nasıl yağmalandığı ve betonarme gecekondularla kaplandığını;

Kaçak yapılaşma nedeni ile doğal peyzaj ve ekosistem bütünlüğünü kaybeden yaylalara, turistin ilgi göstermeyeceği, turizmin de olmayacağını;

Korunması gereken meraları korumayan, kaçak yapıları ve yapanları koruyup kollayan aciz kurum ve kuruluşların “Yeşil” yol için nasıl seferber olduğunu defalarca anlattı. Bu köşede de sık sık yer verdik.

“Yaylalar; otlamaya dayalı hayvancılığa terk edilmelidir. Kayığı olmayana marinada nasıl yer verilmez ise, hayvancılık ile ilgisi olmayana da yaylalarda yer verilmemelidir” tezini belki de kırk yerde söyledi Veteriner Hekimler Odası Bölge Başkanı Sebahattin Yazıcı.

Hıdırnebi Yaylasındaki yapılaşmadan son derece rahatsızım. Akçabat'ın ikibinbeşyüz km yol ağı var. Bu kadar yolun bakım ve onarımının yapılması mümkün müdür?” diye daha birkaç hafta önce dert yanıyordu Akçaabat Belediye başkanı Şefik Türkmen.

“Dağlar, yaylalar insanların konforuna uymaz, insanlar onların sundukları konfora uymak zorundadır. Mevcut yollar var zaten yenilerini yapmak yerine onları iyileştirsinler. İtalya da kentlerin çoğuna daracık dağ yollarından çıkılır. O yolları hiçbir zaman genişletmezler. Onları güzel kılan bu ilkedir. Buradaki güzellik, oralara incecik uçurum yollardan korka korka varıp, ne güzel insan eli değmemiş demektir. Aksi takdirde bir anlamı kalmaz...  Alp Dağlarına turist yağıyor. Bizim doğal yapımıza, coğrafyamıza çok benzeşiyor. Doğaya nasıl bir saygı var, inanılmaz.... Yatay ve dikey çalışan trenler, teleferikler, ekosistemi bozmamak için gösterilen özen örneklerden bazıları...”  diyor mimar Mukaddes Demirbaş Ataman.

Zafer Mollahüseyinoğlu’nun çığlığı ile son noktayı koyalım: “Uzungöl’ ün son halini gördükten sonra “Yeşil” yola karşı çıkan samimi insanlara hak veriyorum. Bizim insanımız yol yaparken dağı aşağıya indiriyor. İsviçre’de de doğa turizmi var. Bizim yaptığımız gibi yapmıyorlar. Doğa turizmini planlarken doğayı ortadan kaldırmıyorlar... Boztepe’nin, Çukurçayır’ın, Şana’nın... imar planını onaylayanlar bu dağlara neler yapmazlar ki...

Bunca insanın ortak kaygısının yersiz olduğunu iddia edecek siyasinin de, bürokratın da samimeyetinden şüphe ederim. Siz de etmelisiniz.

Ramazan Bayrımınızı tebrik ederim.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.