Yusuf Yazıcı, Lille OCS takımına satıldı. Hem Yusuf için, hem de TS için hayırlı olsun.

Trabzonlular önce sat(tır)mayız dedilerse de artık bu söylemler geride kaldı.

Fransız takımı, bu satışta Yusuf Yazıcı için beş değil, on değil; tam onyedibuçuk (17,5) milyon avro ödedi. Duymayan kalmadı, siz de duymuşsunuzdur.

Fransız Lille OSC takımı bu bedeli Yusuf’a verirken, kendisi de yıldızlarını iyi paralara satan bir kulüp. Örneğin on milyon avroya aldıkları Nicolas Pepe’yi seksen milyon avroya sattılar. Yusuf’u da bu gözle aldıklarına şüphe yok. Yusuf Lille tarafından satılırsa, TS’un da bu satıştan payı olacak.

Bence çok iyi bir anlaşma.

Yusuf yeni takımına gitti.

Peki geriye hangi tartışmalar kaldı?

“Satılmamalıydı, Yusuf’un gelişmesinde daha çok kimin katkısı oldu, Abdülkadir de satılır mı?”

Ben rastlamadım henüz, kimse “Yusuf mükemmel bir örnek, çocuklarımızı yetiştirip yüksek bedellerle yurtdışına satmalıyız, futbol endüstrisine bilimsel bir bakış açısıyla nasıl yatırım yapmalıyız, nasıl futbolcu yetiştirmeliyiz, nasıl planlamalıyız, eksiklerimiz neler, hem yarışan hem üretici konumundaki bir takım nasıl oluruz” sorularını sormuyor. Olayın sıcaklığından herhalde.

Yoksa Yusuf’tan gelen parayla kimler alınmalı konusunda akıl yürüten çok.

Son yazımda da dediğim gibi; futboldan başka hiçbir şey Trabzon halkını heyecanlandırmıyor.

Trabzonu turizm şehri yapacağız, şehirden ses yok.

Trabzonu sağlık sektöründe coşturacağız, şehirden ses yok.

Ama Trabzon’da bir futbol müsabakası yapacağız (uefa ön eleme maçı);

Biletler birkaç saat içinde tükendi, karaborsaya düştü…

Trabzon yerel medyasında maça bin avroya bilet almaya razı insanlardan söz edildi.

Özetle, elbette amacım popülist bir alan bulup oradan yürümek değil, ama bu şehrin insanını arkanıza alarak bir endüstri geliştirmek istiyorsanız, bu futbol endüstrisidir.

Bunun için de üniversite katkısı şarttır.

Yusuf Yazıcı TRU Spor Bilimleri fakültesi öğrencisiydi. Yeteneği Allah vergisi, peki yetenek gelişimi?

Altyapı? Altyapı hocaları? Üniversite? Bilim? Akıl?

Uzayın en derin noktası onüçbuçuk milyar ışık yılı olarak ölçülebildi.

Bu büyüklük hayal bile edilemiyor insan aklında.

Ama yine de bu ölçülebilen büyüklüğün ötesi dahi şimdiden merak ediliyor.

Trabzon bu büyüklüklerin farkında değil gibi;

Üç Üniversitesi olan, iki imparatorluğa baş şehirlik yapmış bu kent, sanki bu büyüklük içinde izole bir kabile gibi yaşıyor.

Futbolu da bu izolasyondan payını alıyor.

Futbol endüstrisindeki akıl çapımızı geliştirmek için yatırım yapılmıyor veya çok az yapılıyor.

Ben buradan TRU Rektörü hocama tekrar sesleniyorum;

Trabzon değerli bir coğrafyadır.

Yusuf’a, futbola ilgiye ve sonuçlara bakıp artık Trabzon’un futbol endüstrisini yeni bir boyutta tartışmanın zamanı geldi de geçiyor.

Umut üniversitelerde, umut Yusuf Yazıcı gibi çocukları yetiştirecek “antrenörleri” yetiştirecek akademisyenlerdedir. TRU’nun gözle görülür, elle tutulur en büyük katkısı neden bu olmasın?

Rektör Hocam, bu sorumluluk sizin ve TRU Spor Bilimleri Fakültesinindir.

TRU Spor Bilimleri Fakültesinden beklentilerimizi boşa çıkarmayınız.

Yeni akademik yıla bildiklerimiz dışında “Spor Bilimleri Fakültesinde” fark yaratacak girişim/ girişimlerinizi bekliyoruz.

Elbette yapılacak onca işiniz, aşılacak bir çok sorununuz vardır.

Trabzon’u siz de izliyorsunuz. Eş zamanlı olarak yürütülecek başkaca işlerimiz de olmalı.

Futbol da bir endüstri ve bugün başlarsak, meyveleri vermesi yıllar alacak.

Hadi, başlayalım.

Vasatı aşarak tüm Ülkede fark yaratabilirsiniz.

Bakın Fransa’nın Lill takımı Spor Bilimleri Fakültesi öğrencinizi inanılmaz bir paraya transfer etti.

Şehrin var mı bilmem, ama benim üniversitenizden ve sizden beklentim çok fazla. Bu beklentileri yeni eğitim yılında hayata geçirmenizi bekliyoruz.

Bu iş için kimsenin yönlendirmesine, onayına ihtiyacınız olmadığını düşünüyorum.

Gelin, tüm paydaşlar kafa kafaya verelim.

Saygılarımla