"Deli" sözcüğü dilimizde bin yıldan eski. Deliliğin hayatımızda hep özel bir yeri oldu. Anadolu'da delilerde keramet bulanlar vardır. (Keramet sahiplerine "deli" dedikleri için olabilir.) "Bak bu Deli Emine sana bir dua etsin, hemen kabul olur. Şu Deli Ahmet, olacakları önceden bilir. Deli Süleyman yağmurlu bir günde dolmuşa el atmış da dolmuşçu onu almamış. Bizim şoför kasabaya vardığında ne görsün? Süleyman ondan önce varmamış mı kasabaya?.." (Deli damarı tutan Süleyman'ın, parasına kıyıp taksi tutmuş olabileceği kimsenin aklına gelmiyor ama neyse...)
Bir yandan insanları "deli" diye yaftalamaya, öte yandan -mümkünse- deliden faydalanmaya çalışan toplumsal düzenek dangıl dungul çalışıyor. Halkımızın koyduğu tanı da yaptığı tanım da çok sağlıklı olmadığı için kâh deliye her günü bayram veriyor, kâh iltifatlar ediyor. Yeri gelince sıfatın olumlu yanından yararlanmayı da ihmal etmiyor. Severse deli gibi seviyor, vitesten atarsa deli gibi saldırıyor, matah bir şey yapınca da "Ben biraz deliyim." diye övünüyor.
Kendi kendine kesin tanı koyan da var. Serinhisarlı Mahmut,
"Siz diyorsunuz ki Türkiye'nin hali ne olacak? Türkiye'nin hali çok parlak, her şeyimiz bol. Yavrum, dağlardan petrol, ovalardan ekin, insanlardan bilgi fışkırıyor. Ben 1 günlük 2 günlük deli değilim, 50 yıllık deliyim..." diye anlatıyor gülerek.
O çok iddialı ama ben deli mi akıllı mı, pek emin olamadım. Şen şakrak olması güzel. İmrenmedim desem yalan olur. Deliliğin insanları cezbeden yanı burası. Yoksa bizim gibi az buçuk akıllı olup her şeyi sorun etmenin iyi bir yanı yok. Ben de Ziyaeddin Paşa'mız gibi "Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı..." diyenlerdenim. Fakat dünyaya gelmiş bulunduk bir kere. Bunca akla zarar olay yaşanırken enseyi karartmayalım. O mertebeye ermek belki bize de nasip olur yakın zamanda.
Sonra bir gün bir gazeteci çıkıp gelir benim de bulunduğum uçsuz bucaksız akıl hastanesine.
"Siz burada kaç kişisiniz?" diye sorar.
Ben de gülerek,
"Biz çok fazlayız ama bunu öğrenmek zor değil." derim. "Sen dışarıdakileri say, toplam nüfustan düş, bizim sayımızı kolayca bulursun..."