Kamu düzenini sağlamak, suçla mücadele etmek ve vatandaşların güvenliğini korumak gibi kritik görevleri üstlenen polis teşkilatı, güçlü bir devletin en önemli unsurlarından biridir. Ancak Türkiye’de son yıllarda polislerin yetki açısından yetersiz olduğu ve görevlerini tam anlamıyla yerine getirmekte zorlandığı yönünde ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Özellikle artan suç oranları, terör tehdidi ve toplumsal olaylar karşısında güvenlik güçlerinin elini güçlendirecek düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Öncelikle, mevcut hukuki düzenlemelerin polisleri bazı durumlarda pasif kıldığı ve suçluların adalete teslim edilmesini zorlaştırdığı görülmektedir. Polislerin suç işleyen kişilere müdahale ederken yetkilerinin sınırlı olması, caydırıcılık mekanizmasını zayıflatmakta ve suç oranlarının artmasına neden olabilmektedir. Özellikle asayiş suçlarında, polisin şüphelilere yönelik yetkilerinin sınırlı olması, suçluların daha cesur hareket etmesine sebep olmaktadır.
Bunun yanı sıra, polislerin orantılı güç kullanımı konusunda sürekli eleştirilmesi, teşkilat mensuplarının psikolojik baskı altında kalmasına neden olmaktadır. Polislerin herhangi bir müdahalesi anında kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, suçluların hakları sıklıkla ön planda tutulmakta, güvenliği sağlayan güçlerin karşı karşıya kaldığı tehlikeler ise göz ardı edilmektedir. Bu durum, polisin görevini yaparken tereddüt etmesine ve güvenlik zafiyetlerinin oluşmasına yol açabilmektedir.
Polis yetkilerinin sınırlı olması, aynı zamanda suçluların yakalandıktan sonra serbest kalması gibi bir başka sorunu da beraberinde getirmektedir. Özellikle hırsızlık, gasp, dolandırıcılık gibi suçlardan gözaltına alınan birçok kişi, mevcut kanunlardaki yetersizlikler nedeniyle kısa süre içinde serbest bırakılabilmekte ve yeniden suç işleyebilmektedir. Bu durum, polis teşkilatının çabalarını boşa çıkarırken, toplumda hukuka olan güveni de zedelemektedir.
Elbette, güvenlik güçlerine daha geniş yetkiler verilmesi, bu yetkilerin keyfi kullanımıyla ilgili riskleri de beraberinde getirebilir. Ancak burada önemli olan, yetki sınırlarının net bir şekilde belirlenmesi ve denetim mekanizmalarının sağlıklı bir şekilde işletilmesidir. Polislerin, görevlerini daha etkin bir şekilde yerine getirebilmeleri için hem hukuki düzenlemelerin gözden geçirilmesi hem de toplum nezdinde daha fazla destek görmeleri gerekmektedir.
Türkiye’de polislerin yetki konusunda yaşadığı sıkıntılar, kamu güvenliği açısından önemli bir mesele haline gelmiştir. Daha güçlü bir hukuk sistemi ve daha sağlam denetim mekanizmalarıyla polis teşkilatının yetkilerinin artırılması, hem suç oranlarını azaltacak hem de vatandaşların kendini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu nedenle, güvenlik güçlerinin görevlerini daha etkin bir şekilde yerine getirmelerini sağlamak adına gerekli reformların yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
