İNANDIĞIN ve YAPTIĞIN bir değilse...

İnsan; fikirleri,  inançları ve eylemleri ile bir bütündür. Yahut öyle olması gerekir. Ancak ne yazık ki;  çoğu zaman inanılan ile söylenilen ile yapılan arasındaki uçurum, içimizi kemiren bir çelişkiye dönüşür.

Dilimizde adalet, vicdan, dürüstlük, merhamet gibi kavramlar yankılanırken, hayatımızda bunları ne kadar uyguluyoruz? "Dürüstlük önemli" derken küçük yalanları normalleştiriyor, "iyilik her şeyden önce gelir" diye nutuk çekerken bir başkasının hakkını çiğniyor muyuz? Ya da "adalet mülkün temelidir" derken, güçlüden yana saf tutuyor muyuz?

Bu riyakarlık; sadece  ferdi değil, toplumsal bir hastalıktır. Bugün cihanda gördüğümüz, şahit olduğumuz adaletsizliklerin, yolsuzlukların, zulmün zemininde; insanların dilinden dökülenle eyleme dönüştürdükleri arasındaki  bu kopukluk yatıyor. Bir olay ve olgunun doğru olduğuna inanmak yetmez; ona göre yaşamak, o doğrultuda hareket etmek, hayat icra etmek gerekir.

Peki, insan neden inandığını yapmaz? Çoğu zaman korku, çıkar ya da alışkanlık bunun sebebidir. "Ben tek başıma neyi değiştirebilirim ki?" düşüncesi, insanı pasifleştirir. Oysa gerçekten inandığın bir şey uğruna hareket etmezsen, aslında ona hiç inanmamışsın demektir.

İnandıkların ile yaptıkların arasındaki mesafeyi kapat! Çünkü eylemler, kim olduğunu belirler. Söylediklerin değil, yaptıkların seni tanımlar. Bir insan, ancak düşündüğü gibi yaşarsa kendisi olur. Aksi takdirde, neye inandığını sorgulamanın vakti gelmiş demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
  • Ali İhsan DİNÇ / 27 Şubat 2025 21:14

    Çocuklarımıza;
    Tehdit ile iş yaptırarak, zorbalığı,
    Şantaj ile muamele ederek, çıkarcılığı,
    Yalan ile aldatarak sahtekarlığı öğretmiş oluyoruz.
    Ondan sonra "bu çocuk niye böyle oldu" demek çok saçma kaçıyor.
    Toplumumuzda bu bilince ulaşmış insan sayısı makul seviyeye gelmeden, maalesef, erdem, ahlak vb .değerleri esas alan bir sosyal yapı oluşturmamız mümkün değil.

    Yanıtla (0) (0)
  • Tarık ÇAM / 26 Şubat 2025 12:04

    Yorumunuz için teşekkür ederim hocam keşke herkes bazı konulara değinse.

    Yanıtla (0) (0)
  • erdeyse / 25 Şubat 2025 20:01

    Tabiiki insan inandığı gibi yaşaması gerekir. Fakat zamanındaki insalar menfaat neredeyse oraya hücum ediyorlar.Halbuki milli ve manevi değerlerimiz vazgeçilmezdir.Onun için yazınızı çok faydalı ve değerli buluyorum ve tebrik ediyorum.

    Yanıtla (1) (0)
Mehmet Şal Arşivi

İnsan niçin yalan söyler

28 Mart 2025 Cuma 10:48

Bir Medeniyetin Çöküşü

10 Mart 2025 Pazartesi 10:04

Kibir ve ihtirasın buluşması

04 Mart 2025 Salı 12:00

ABD-Donald Trump:"Gazze Aşkı"

14 Şubat 2025 Cuma 09:27

Kardeşlik Hukukunun İnşası

04 Şubat 2025 Salı 14:29

Toplumsal Değerlerin Kaybı!

30 Ocak 2025 Perşembe 13:13

Kişisel güç savaşları

21 Ocak 2025 Salı 09:52