Türk siyasetinin en temel problemlerinden biri de siyasi partilerin demokratik yapıdan uzak, kendi içinde kuralsız ve değişime karşı bir anlayışa sahip olması.
Siyaset anlayışımızın vazgeçilmezlerinden biridir; koltuğu ele geçiren, bir daha o koltuğu bırakmamak adına parti içinde amansız bir mücadeleye başlar.
Yaşı 70, 80'i bulmuş, aktif olarak 30-40 yıldır siyaset yapan nice siyasetçi, buna birçok siyasi partinin genel başkanı da dahil, bulunduğu konumu koruyabilmek adına parti içinde her türlü mücadeleyi vermekten kaçınmıyor.
Elbette siyasette yaş, bir tecrübedir. Ancak bu tecrübenin, arkadan gelecek nice siyasetçinin de önünü açması gerekir. Yeri geldiğinde de, partide aktif görev almasa bile yeni bir kadronun yetiştiriciliğinde rol oynamalıdır.
Bizim siyaset anlayışımızda, sağlık el veriyorsa, son ana kadar siyaset içinde yer alma, koltuk koruma çabası egemen.
30-40 yıl siyaset yapmış, hatta önemli makamlar elde etmiş siyasetçilerin, bulundukları konumlardan kopmama gayretini nasıl açıklayabiliriz bilmiyorum. Ego mu dersiniz, beklenti mi dersiniz bilemem. Ancak şu gerçek ki; siyasetin bizim bilmediğimiz bir büyüsü var!