Trabzonspor, Rizespor'a karşı alınan 3-2'lik mağlubiyetle birlikte sezona 3 maçta 3 puan toplayarak başladı ve tatsız bir başlangıç yaptı.
Henüz sezonun 3. maçı geride kalmasına karşın camia ve taraftarlar çok çabuk şekilde demoralize oldu.
Camia ve taraftarda oluşan umutsuzluğun temel sebepleri; beklentiler, henüz tamamlanamayan transferler ve sahadaki keyifsiz futbol.
Bizim ülke futbolumuzun değişilmez bir kuralı var. İşler büyük takımlarda ne zaman kötü gitse, takım içi gruplaşmalardan bahsedilir. Futbolcuların formaya yakışan şekilde mücadele etmediği konuşulur. Futbolcular için "ruhsuz" denir. Deyim yerindeyse "ruh çağırma seansları" başlar.
Peki, oynanan kötü futbol ve alınan kötü sonuçlar gerçekten de takım içi gruplaşmanın ve "ruhsuz" bir mücadelenin eseri mi?
Sizin kadro kaliteniz şayet camia ve taraftarın hedefleriyle uyuşmuyorsa, günün sonunda futbolcuların yetersiz mücadele ettiği söylenir. Futbolcular için ruhsuz denir. Oysa bir futbol takımının ruhu, kadro kalitesi kadardır.
Trabzonspor'da ciddi bir kalite sorunu var. Kadro geçtiğimiz yıllara oranla kalite kaybetti. Şüphesiz mali yükümlülükler de Trabzonspor'u bu sürece itti.
Hep tekrar ettik. Elde imkan varsa, bu dakikadan sonra yapılacak transferlerde ölçü, eldekilerden daha kaliteli futbolcuları almak olmalı. Kendisini ispat etmiş, Avrupa deneyimi olan, takıma liderlik edecek, çevresindeki futbolcuların da seviyesini yukarı çekecek birkaç futbolcunun transferi elzem.
Birkaç kaliteli dokunuşla birlikte, belki şampiyonluk için iddialı bir takım haline gelmese de, en azından daha izlenebilir bir Trabzonspor görmek mümkün. Aksi takdirde, eldeki futbolcuların kalitesinde transferler yapılırsa, futbolculara çok daha "ruhsuz" deriz! Çok daha geçmişe atıf yapıp Trabzonspor'un geçmişteki ruhundan bahsederiz!
