Trabzon"daki topyekûn rezaleti hep beraber izledik. Şimdi de hep birlikte analiz edeceğiz, çokça konuşup yazacağız.
Doğaldır; kanuni, ahlâki, olumlu toplumsal kuralları ihlâl eden her girişim çok tartışılır, tartışılması da gerekir.
Elbette, bu tür tartışmaların amacının soruna çözüm bulmak, tekrarını önlemek olması idealidir. Lâkin her zaman öyle olmaz. Meselâ, bazıları bu tip olayları fırsat bilerek uzun süreli fikri sabitlerini bir kez daha dayatma, gizli ya da açık düşmanlıklarına aktüel destek bulmuş olmanın heyecanını doya doya yaşama, benzer olayları ilişkilendirerek dehşetli analitik zekâlarını bir kez daha toplumsal onaya sunma çabalarını sergilemeyi, sorundan çözüm çıkarma yöntemine yeğlerler. İnsanlıktır, bu da doğal ve fakat yanlıştır.
***
Geliniz, biz, buradaki mütevazı analizimizi maddeler halinde inşa ilerletelim. Önce olayın gerçekleştiği yere bakalım:
1. Trabzon Avni Aker Stadyumu
Çocukluğumun çok önemli, heyecanlı ve gururlu saatlerinin, günlerinin geçtiği bu stadyum Türk futbolundaki ortalama hadise figürünün epeyce üzerinde bir kişisel nota sahip. Üzülsek de kabul etmek zorundayız.
Gerçi, bizim liglerimizde her hafta bir olay oluyor. Bunun sıklığı da giderek artıyor. Yani, sorun Trabzon"a özgü değil; ancak Trabzon"da daha sık. Bunun çözülmesi şart.
2. Avrupa"ya veda
Bir takımın Avrupa"da mücadele ediyor olması, sadece uluslararası boyutta değil, kendi ülkesi içindeki itibarını ve gücünü de yükselten hayati bir etkendir. Avrupa"ya veda ise hem içi huzur ve özgüven kaybına yol açar hem de içteki rakiplerinizin size saygısını azaltır. Trabzon-Sivas maçında biraz da bu sorun yaşanmıştır. Yani, Daha ligin ilk maçında bu nasıl olur? demek yanıltıcı olacaktır, Trabzonspor için ligin başından önce sona ermiş çok önemli şeylerin tahrip gücünü düşünmeden.
3. Yönetim zafiyeti
Bir soru: Trabzonspor yönetimini dünkü olaylar nedeniyle eleştirebilir miyiz?
Hayır
Bu tip olaylar Trabzon"da sık sık olmaktadır. Bunu mevcut yönetimin başarısızlığına bağlamak, her başarısızlıkta olay çıkarma patolojik ruh haline onay vermek anlamına gelir. Çok tehlikelidir. Şiddetle reddedilmesi ve bu olay üzerinden iç hesaplaşmaya asla gidilmemesi gerekir.
Evet
Göreve geldiğinden bu yana bir türlü Trabzonspor gibi bir markayı taşıyacak potansiyel işareti veremeyen Trabzonspor yönetimi, bu maçtaki olaylar sırasında da çok aciz ve şaşkın tavır sergileyerek kurumu ve camiayı mahcup etmiştir. Sivasspor başkanının aktif olarak çözüm arama çabaları sırasında protokol tribününden olayları boş ifadelerle seyreden bir şahsın Trabzonspor gibi bir kurumda başkanlık yapıyor olması Türk futbolu adına da büyük zafiyettir.
4. İç kışkırtma
Trabzonspor Başkanı ve yönetimi ne kadar yetersiz olursa olsun, taraftarı onlara karşı kışkırtmak çok tehlikeli ve ayıplanacak bir çabadır. Maçın 0-0 bitmesi durumunda başkana tarihte görülmemiş sistematik hakaretler içeren tezahüratlar yapmaya hazırlanan grupla, rakip oyunculara fiili saldırırda bulunan kendini bilmezin içinden çıktığı koordinatları örtüştürmek çok da zekâ isteyen bir işlem olmasa gerektir.
5. Adalet hissinin kaybı
Yukarıda söz edilen grubun bazı motivasyon yöntemleri ile sözlü ve fiili harekete geçtiği tahmin edilmektedir. Burada futbolumuza belli nedenlerle iyiden iyiye nüfuz etmiş mafyöz pozların gördüğü itibarı sorgulamadan edemeyiz. Ancak, bu ilişkinin, her mafyatik oluşumun beslendiği otoriteye ve adalete güven kaybı gibi çok önemli bir yitiklikle sulandığını da gözden kaçırmamak gerekir. Bu noktada, Trabzonspor"un son yıllarda başına gelen ve on binlerce insanı yürüyüşe sevk eden bazı saha kazalarının ya da infazlarının tekrarlanmaması ve sorumlarının özendirilmemesi ihtiyacı dikkate alınmalıdır.
6. Sahadaki sporcu müsveddeleri
Henüz ligin ilk haftasında canlı yayınlanan bir deplasman maçında sebebi bir türlü anlaşılamayan bir sertlik sergileyen bazı misafir takım oyuncularının sportif kişilikleri tartışma konusu olmalıdır. Buna karşılık, hakeme sürekli itiraz ederek tribünleri tahrik eden ve taşıdıkları formanın asaletini anlayamayarak misafir oyuncularla sözlü ve fiziki tartışmaya giren, rakibini sakatlayıcı hareketlerden vazgeçemeyecek derece hastalıklı stil sahibi bazı ev sahibi oyuncularının da yerinin burası olmadığı artık anlaşılmalıdır. Ayrıca, sahaya giren kendini bilmezlerin görevlilerce etkisiz hale getirilmesi kuralına saygı göstermeden gerekli cezayı kendileri tekme tokat vermeye çalışan Sivasspor lisansına sahip bazı oyuncuların da cezalandırılmaları gerekmektedir.
7. Mesajın talihsizliği
Sivasspor yetkili ve sorumluları tarafından dile getirilen ve medyanın da üzerine atladığı Arap-İsrail Savaşı tanımı çok talihsiz bir dil sürçmesi olsa gerektir. Ayman-Balili eşleşmesinden çıkan vahşi faulü bir ırk ve din çatışması boyutunda değerlendirmek, olayın böyle bir altyapısı olma ihtimali bulunsa bile sorumlu spor yöneticiliğine hiç yakışmamıştır ve ceza kuruluna sevk edilmeyi gerektirir.
8. Hakemin yetersizliği
Maçın başından itibaren misafir takım oyuncularının Trabzonspor"un Gökdeniz, Ceyhun, Umut, Yatara skora dönük oyuncularının aşırı sertlikle durdurma arzusuna göz yuman ve kontrolü erkenden kaybeden hakem Bülent Demirlek, sahaya giren kendini bilmez kadar suçlu durumuna düşmüştür. Tansiyonun bu kadar yükselmesinde en az Sivassporlu Gurbanov, Mohamed ve Musa ile Trabzonsporlu Ceyhun kadar da sorumluluk sahibidir. Ne kadar düzgün bir insan ve FİFA kokartı sahibi olursa olsun uzun süre dinlendirilmesi zorunludur.
Sonuç:
Buradan sonra Trabzonspor"un hükmen mağlup sayılması dışında bir olasılık çok zayıf görünmektedir. Elbette bu durum, hakemin, Sivassporlu bazı oyuncuların kötü niyetinin ve kendini bilmez taraftarların ortak katkısı ile oluşmuştur. Ancak çok sanıklı davadan tek mağdur çıkması beklenmelidir. Trabzonspor, hakkı olan 3 puanı rakibine verecek, Trabzonspor taraftarı ise birkaç hafta boyunca Avni Aker"de maç izleyemeyecektir. Daha kötüsü, somut bir şey yapılmazsa bu döngü olanca kısırlığıyla kendini tekrar edecektir.