Mehmet Şal
Yeni dünya - Z kuşağı
Hayat sürekli değişime açık. Kuşaklardır bu böyle oldu ve olmaya da devam edecektir. Bu değişime ayak uyduranlar modern çağın içerisinde kendine bir yer ediniyor, ayak uyduramayanlar ise gelişen toplumların altında her yönüyle ezilenler oluyorlar. "Filler tepiniyor çimenler izliyor."misali bu ezilmişlikten kendilerini kurtaramıyorlar.
Değişen ve gelişen dünyada milletler sanayide teknolojide bilimde büyük ilerlemeler kaydediyorlar. Gelişim kaydeden toplumlar araştıralın ,eleştiren , sorgulayan , kafa yoran , kendisini ifade edebilen , sosyal açıdan özgüveni yüksek bir nesil karakteri yetiştirmeye çalışıyorlar. Küçük bir köye dönüşen dünya içerisinde iletişim imkânlarını en iyi şekilde kullanabilen bir gençlik yetişiyor. Bütün bu imkanların eşiğinde yetişen bu nesil , maddi kaynakları yaşamında ön plana çıkartırken milli manevi ve moral değerlerini arka planı atar bir yapıya bürünmeye başladı. İşte bu şartlarda mesele Türk gençliğinin ne durumda olduğunu , bundan sonraki süreçte ne olacağını, nasıl olacağını anlamak gerekir.
Son dönemde özellikle son günlerde bu noktada ülkemizde Z kuşağı adıyla gençlik gündem olmuş olmaya devam ediyor. Bu genç kuşak üzerinde birçok değerlendirme yapılıyor. Alışkanlıkları , eğlence anlayışları , zevklerin , renkleri , dinledikleri müzikleri , teknoloji ile olan ilgi ve alakaları , iletişim imkânlarını üst düzey kullanmaları her yönden farklı bir gençlik karşımızda duruyor. Dünyaya bakışları , yaşama bakışları , değerlendirmeleri var olan eski genç kuşaklarından çok farklı bir yapıda. Özellikle sosyal medyayı etkin kullanan bir gençlikle karşı karşıyayız. Özgürlüklerden yana istedikleri bir hayatı yaşama arzusu içerisindeler. Sadece dünyaya sosyal kültürel ekonomik hayatı bakışları farklı değil... Dinledikleri müzikler , yedikleri , içtikleri , giyimleri , konuşma biçimleri , davranışlarıyla , milli ve manevi değerlere bakışlarıyla farklı bir yapıya bürünmüşler.
Bu gençler bütün bunların yanında geleceğe dair birçok olumsuzluğu da bünyelerinde barındırıyorlar. En başta gelecekle ilgili kaygıları, stresleri , korkuları var. Eğitim dünyasına bakışları bile değişmiş. Okusak kariyer yapsak bile istihdam alanlarında yer alabilecek miyiz diye büyük bir kaygıları var. Anne babaları ve çevreleri ile sosyal kültürel bir çatışma yaşıyorlar. Kuşak çatışması dediğiniz kavram herhalde bu gençler ile eskisi arasında verilebilecek en etkin örnek olur. Ülke gençliğimiz bir taraftan değişim ve gelişime açık bir davranış sergilerken diğer taraftan da küresel iletişim argümanlarının etkisi altında kalmış büyük bir yozlaşma yaşamaktadır. Bu ve benzeri olumsuz durumlar ülkenin geleceği adına gençlik açısından sorunları ve zorlukları da beraberinde getirmektedir.
Ülkenin geleceğinin , aydınlık yarınların oluşması için Z kuşağı diye adlandırılan gençlerin var olan potansiyel güçlerine ortaya çıkartmak devletin tüm kurumlarında etkin üretken hale gelmek gerekir. İşte bu noktada kuşak çatışmasını ortadan kaldırmak adına devletin , hükümetlerin ilgili kurumların başta Milli Eğitim camiasının aktif rol alması gerekir. Öncelikli olarak bu kuşağın zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı yetiştirilmesi gerekmektedir. Gençlerle ebeveynler arasında bütünleşmeyi sağlamak gerekmektedir. Devlet ve milletle gençleri bütünleştirmek gerekmektedir.Gerekli önlemler alınmaz ise koskoca bir kuşağı kaybetme noktasına geleceğiz.
Bu bağlamda yapılması gerekenler şunlar olmalıdır:
- Öncelikli olarak siyasi irade ülkenin ve gençlerin geleceği için bir eylem planı hazırlamalıdır. Bu çerçevede her yaş grubuna yönelik geleceğe dair planlamalar kesintiye uğratılmadan kararlılıkla devam ettirilmelidir.
- Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim - öğretim faaliyetleri haricinde gelişen dünya şartlarına uygun Kültür ve Aile Sosyal İşler Bakanlığı ile koordineli çalışacak bir birim oluşturmalıdır.
- Gençlerin aile ve toplum hayatı içerisindeki davranışları , anlayışları , zevkleri, eğlenceleri , yemek alışkanlıkları, iletişimde olan bağları ve benzeri özellikleri düzenli bir şekilde araştırılıp envanterler çıkartılmalıdır. Ortaya çıkan sonuçlar neticesinde gençlere yönelik çalışmalar yürütülmelidir.
- Pandemi ile başlayan yeni düzende eğitiminde yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir.Teknolojinin ve iletişim unsurlarının eğitim içerisinde etkin hale getirilmesi gerekmektedir.
- Rehberlik hizmetlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve gençlere hitap edecek şekle getirilmesi gerekiyor.
- Rehberlik, psikolog ,sosyologlar ve iletişim uzmanlarından destek alınmalıdır.
- Anne ve babaların bu süreç ve sonrasında yapılacak seminerler ve benzeri eğitimler ile bilinçlendirilmesi, çocuklarının duygu ve düşüncelerini anlamaya yönelik tavırlar sergilemeleri için her türlü katkının verilmesi gerekmektedir.
- Milli Eğitim Bakanlığı'nın organizesi altında valilikler ve kaymakamlıklar içerisinde eğitim planlamalarını takip eden ve milli eğitim müdürlükleri ile işbirliği yapan birimler oluşturulmalıdır.
- Eğitimde eşitlik ilkesi gereği okulların teknoloji altyapıları güçlendirilmeli gerekli destekler bu anlamda verilmelidir.
- Milli Eğitim camiasındaki yöneticiler, var olan eğitim anlayışlarını , yönetim anlayışlarını, idari anlayışlarını yeniden gözden geçirmeli çağın şartlarına uygun hale getirmelidir.
- Üniversitelerde Eğitim fakültelerindekinin eğitim modelleri yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim fakültelerindeki öğretmen adaylarının pedagojik eğitimlerinin yeniden yapılandırılarak verilmesi gerekirmektedir.
- Okullarda görev alan öğretmenlerin yoğun seminerlerle yeni kuşak gençlik ve sonrası için hazır hale getirilmesi gerekir. Daha birçok öneriler ve çözümler sunulabilir.
Şu durum unutulmamalıdır. Ülkemizin potansiyel bir gücü olan Z kuşağı diye ifade edilen gençlerimizin küresel bir köy haline gelen yapı içerisinde var olan düşünce ve üretkenliklerinden en üst düzeyde yararlanılması gerekmektedir.Türkiye Cumhuriyeti'nin aşama kat edebilmesi , öne çıkabilmesi küresel güç olma yolunda ilerleyebilmesi için bu gençliğe büyük ihtiyacı vardır.İlerlemenin yanında geçmiş ile de bağlarını koparmayan bir gençlik var olabilmelidir. Milli ve manevi değerlerine sahip çıkan ancak her bir gencin farklı bir birey olduğunu gençlere kavratabilmek ve özgüvenle hareket edebilmelerini sağlamak gerekir.Kaygılardan, korkulardan, stresten, umutsuzluklardan vb. durumlardan gençleri kurtarmak gerek vardır. Eğitimi her türlü siyasi unsurlardan uzak tutarak gelişen, istikrarlı hale getirmek zorunlu ihtiyaçtır. Yoksa gümbür gümbür gelen bir kuşak heba olup gidecektir.
" Bir genç itiraz ettiği, ürettiği, ıstırap çektiği ve bağımsız düşünebildiği ölçüde gelişmiştir."
" İlerleme ve yükselme konfor içinde olanların değil huzursuz olanların işidir."
" Umut , geleceğe yol açan ışıktır . "
" Zamanı yönetemeyen bir genç başka hiçbir şeyi doğru yönetemez."
NOT: Ey anne babalar ! Herşeye rağmen çocuklarımızı , çocukluğumuza getirmek dileğiyle...