Toplumsal Değerlerin Kaybı!

Toplumun zeminini, insanların ortak inanç ve davranış biçimleri oluşturur. Bu ortak değerler, hem maziden gelen kültürel birikimin bir yansıması hem de bir arada yaşamanın temel şartıdır. Ancak günümüzde toplumsal değerlerin erozyonu ve bireyler arasındaki bağların zayıflaması sıkça dile gelen hayati bir meseledir. 

Peki, bu değerler niçin kayboluyor? 

Teknolojideki olağanüstü gelişmeler, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, küreselleşme insan yaşamına birçok kolaylık getirdi. Ancak bu değişimler, gelişmeler, insanlığın ilk gününden beri var olan geleneksel değerlerinin göz ardı edilmesine yol açıyor. Daha da ötesi bireysel yaşamın öne çıkmasına neden oluyor. İnsanın kendinden başkasını önemsemediği bireyselci, egoist zihniyeti egemen kılmaya başladı.

Yeni yaşam, aile bağlarını zedeliyor. Mahalle kültürünü aşındırıyor ve zayıflatıyor..Toplum değerlerinde kırılmalar yaratıyor. İnsanlar; internet ağlarında, dijital dünyada sanal ortamda daha fazla zaman geçirir oldu. Bireyselcilik yüz yüze iletişimi, toplumu toplum yapan geleneksel alışkanlıkları, değerleri hızlı bir şekilde eritmeye, yerle yeksan etmeye devam ediyor.

Toplumsal değerler, aileden, eğitim kurumlarından ve geleneksel toplum yaşamından öğrenilir. Öyle değil mi? Ancak son yıllarda internet ağlarının empoze ettiği yeni yaşam biçimi, insanların bireysel yaşamı önceleyen bencil tutumları, özgürlük, sınırsızlık algıları ve egosunu tatmin etmek için kural tanımamazlık, her olumsuzluluğu normalleştirme tutumu insani değerlere büyük darbe vurmaktadır. İnsanın kendinden başkasını önemsememesi; yaşamının önceliğine ekonomi, para, mal, mülk, servet, mevki, makam, statüyü koyması, varsa yoksa kendisi, yaşamı bunlar üzerinden okuması, değerler aktarımının ikinci plana atılmasına neden oldu. Sevgi, saygı, empati, dürüstlük, merhamet, vicdan, adalet ve sorumluluk gibi evrensel değerlerin çocuklara kazandırılmasında yetersiz kalındı.

Öyle bir teknoloji fırtınasında yaşanıyor ki, kitle iletişim araçları ve sosyal medya, toplumsal değerleri pekiştirmek yerine bireylerin tüketime ve bireyselliğe yönelmesini daha da teşvik ediyor. Popüler kültürün hızlı yayılması, geleneksel normları ve etik değerleri yozlaştırmaya devam ediyor. Yetmiyormuş gibi medyada sıkça rastlanan çatışma, şiddet, çarpık ilişkiler vb. bencillik temalı içerikler bireylerin bu davranışlarını yani değerler değişimine  daha da çanak tutuyor.

Diğer taraftan ekonomik sıkıntılar, işsizlik, gelir adaletsizliği gibi meseleler toplumsal dayanışma duygusunu zedeliyor. Bireyler, yaşam mücadelesi içinde topluma katkı sağlama ya da başkalarıyla empati kurma gibi davranışlarını geri plana atabiliyor. Bu tür meseleler toplumsal güveni ve adalet duygusunu zayıflatarak değerlerin kaybını hızlandırıyor.

Aile, toplumsal değerlerin öğrenildiği ve aktarıldığı nihenk taşıdır. Ancak günümüzde aile yapılarındaki değişimler, bireylerin toplumsal değerlere yabancılaşmasına neden oluyor. Dayanışma ve birlik duygusunu zayıflatıyor. Ayrıca, ebeveynlerin iş yoğunluğu, çocuklarla yeterince kaliteli zaman geçirememeleri, ekonomik kaygıları, mücadeleleri çocukları ile kurması gereken bağları kuramamasına, doğal olarak kendinden sonraki kuşağa değer aktarımını engelleyebiliyor.

Sonuç olarak; toplumsal değerlerin yeniden inşası, bireylerin, kurumların ve toplumun ortak çabasıyla mümkündür.  Bu değerlerin kaybolmaması, gelecek nesillere aktarılması için bilinçli bir çaba gösterilmesi gereklidir. Çünkü güçlü değerler, güçlü bir toplum-güçlü devlet demektir.

Hayatımıza yapay zeka, dijitalleşme, uçsuz bucaksız internet ağı etki ediyor olsa da insani değerleri yaşatma becerisini, iletimini ve kuşaklara taşıma yetisini elden bırakmamak, sorumluluklarımızı hayata geçirmek hem ferdi hem toplumsal hem insani hem de milli görevimiz olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • Ali İhsan DİNÇ / 02 Şubat 2025 12:21

    Farkında değiliz, sorun bir buzdağı gibi.
    Tehlike göründüğünden çok daha büyük.
    Devlet, otoritesini kullanıp gerekli tedbirleri almaz ise, ortada Türk Medeniyeti diye bir şey kalmayacak.

    Yanıtla (0) (0)
  • Şebnem Burma / 30 Ocak 2025 19:35

    Bizlere ,fikirlerinizle ve kıymetli yazılarınızla ışık olduğunuz için sonsuz teşekkürler.????

    Yanıtla (1) (0)
  • Çetin dinçer / 30 Ocak 2025 19:05

    Çok değerli bir yorum olmuş üstad

    Yanıtla (1) (0)
  • Hayati mansız / 30 Ocak 2025 19:03

    Yine güzel bir yazı olmuş hocam teşekkürler

    Yanıtla (1) (0)
Mehmet Şal Arşivi

ABD-Donald Trump:"Gazze Aşkı"

14 Şubat 2025 Cuma 09:27

Kardeşlik Hukukunun İnşası

04 Şubat 2025 Salı 14:29

Kişisel güç savaşları

21 Ocak 2025 Salı 09:52

Bir şehrin kaderi: Halep

31 Aralık 2024 Salı 10:18

Kalbin - Ruhun İlacı Sevgi Ve İlgi

24 Aralık 2024 Salı 12:45

Gençlik neden yozlaşıyor

16 Aralık 2024 Pazartesi 16:45

Toplumsal Bağların İnşası

09 Aralık 2024 Pazartesi 11:29

Yorum Sizin...

03 Aralık 2024 Salı 09:29