“Doğru”nun karşıtı “yanlış” da olabilir “yalan” da. Hatalı bilgiyi kasıtsız söylediğinizde bu “yanlış” olur. Bilerek söylüyorsanız buna “yalan” denir.
Hezarfen Ahmet Çelebi’yi Galata Kulesi’nden havalandırıp Üsküdar’a kadar uçuran Evliya Çelebi elbette yalan söylüyor olamaz. O günkü olanaklarla bu uçuş ancak şakacı bir insanın beyanı olabilir.
Yıllardır Abdülhak Hamit Tarhan için söylenir: Çok sevdiği, ardından “Makber Makber” gözyaşları döktüğü eşi Fatma Hanım’ın cenazesinde başka bir kadına göz koymuş da onunla derhal evlenmiş. Oysa gerçek başka türlüdür: Rahmetli karısına çok benzediğini düşündüğü Nelly Hanım’la evlenmesi tam beş yıl sonradır.
Yalan yanlış haberlerin, dünya turunu gerçeklerden 6 kat hızlı tamamladığı saptanmış. Öyledir çünkü bu “haberler” genellikle daha renkli oluyor. Ve anlı şanlı yayın organları bile çok okunmanın dayanılmaz cazibesi yüzünden bu tür haberlere yer verebiliyor. Zimbabve’de “İsa gibi suyun üzerinde yürümeye çalışan rahip Jonathan Mthethwa’yı timsahlar yedi” haberi bir mizah sitesinde üretildiği halde bizdeki birçok ulusal gazetede yer aldı. “57 yaşındaki İspanyol Carmen Hanım’ın insanlardan pek hazzetmediği için 28 yıldır kör taklidi yaptığı” haberi de öyle.
“Doğruluğuyla meşhur” bir TV kanalımızın “Tarihi televizyonda darbe bildirisi” haberi de takdire şayan: “Tamirci Şirvan Bey, 60 yıllık televizyonu çalıştırmayı başardığında gözlerine inanamamış. 80 İhtilali sırasında bozulan televizyon çalışmaya başlayınca yayın da kaldığı yerden -Kenan Evren’in darbe bildirisini okuduğu görüntülerle- devam ediyor…
Koronavirüs salgını döneminde şöyle “haberler” yapılmıştı:
“Rusya’da insanların evden çıkmasını engellemek amacıyla Putin sokaklara aslan saldı...” (Habere devlet ciddiyetiyle yaklaşan Rusya Dışişleri Bakanlığı, “Biz aslan değil ayı salarız” diye düzeltme yayımladı.)
“Amerika’da bir orangutan, koronavirüs tehlikesi yüzünden ellerini ve oyuncaklarını yıkamaya başladı.”
“Ürdün’de yeni koronavirüsten ölen adam, otomobiliyle gömüldü.” (Aslında haberin doğrusu daha ilginçti: Düşerek hayatını kaybeden Güney Afrikalı eski bir siyasetçi, Mercedes tutkusu yüzünden böyle gömülmeyi vasiyet etmişti.)
“Kelle paça, kelle soğan, sumak suyu, limon kürü, davul tozu, minare gölgesi… koronavirüsü yok ediyor.” filan…
Hayatın her alanında yer alan yalanı, ne mutlu ki siyaset sahnesinde pek göremiyoruz. Stanford Üniversitesi'nin yayımladığı bir araştırmada, yalandan hazzetmeyen siyasetçilerin yeniden seçilme şanslarının diğerlerine göre daha az olduğu ifade edilse de, Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, görevinin ilk 3 yılında 15 bin 843 yalan yanlış ifade kullandığı iddia edilse de doğrular daima kazanıyor. Öyle değil mi?..