Mehmet Şal
Ulusal güvenlik
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden bugüne hiç olmadığı kadar tehdit ve tehlike altında. Öyle ki 2023 yılının sonu 2024 yılın ilk günlerinde yaşanan iç siyasetteki ve sınırlardaki gelişmeler, sosyo - ekonomik durum tehdidin ve tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymaktadır.
Eş zamanlı olarak iç siyasette ve sınırlarda yaşanan gelişmeler, perde arkası yapılan planlar, ABD, İsrail, Rusya ve İran'ın bölgedeki girift ilişkiler ağı irdelendiğinde sıkıntının, sorunların giderek daha da derinleşebileqceğini gösteriyor.
İçeride siyasette yaşanan savrulmalar, oluşan kırılmalar, cumhur ve cumhuriyetin kazanımlarına yönelik olumsuz atıflar, hilafet meselesinin ara ara ısıtılması, milletin sinir uçlarına yer yer dokunulması, eyalet, özerklik federasyon gibi düşünceleri tartışmaya açma girişimleri siyaset arenasında sert, keskin, ayrıştırıcı söylemlerin dozunun giderek artması, anayasa ve hukuk kurumlarının tartışılmaya açık hale getirilmesi, ekonomik sorunların derinleşmesi ve halkın çaresiz hale gelmesi milli birlik, merkezi yönetim, üniter yapıyı ne kadar tehlikeli ve tehdit edebileceğini kestirmek zor olmasa gerek.
Diğer taraftan sınırlar ve ötesinde yaşanan terör gruplarının iplerini elinde tutan devletlerin kim olduğu aşikar. Yaptıkları saldırılarla açıktan ülke bütünlüğüne tehdit mesajı veriyorlar. Ülkenin Suriye ve Irak sınırında tamamen gardını düşürmeye çalışıyor, sınırlar içine hapsolması için strateji izliyorlar. Terör örgüteri ve saldırıları ile ülkeyi hizaya çekme bölgedeki müesses nizamı tesis etmek istiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin son aylardaki İsrail ve ABD ilişkileri bölgedeki denklemleri karıştırmakta. Türkiye'nin etkin olması öncelikli olarak Suriye ve Irak'ta bulunan ABD, Rusya, İsrail ve İran engeldir.
Devlet özelliğini kaybeden Irak ve Suriye'de bu devletler birbiriyle mücadele ederken taşeron olarak terör örgütlerini kullanıyorlar. Bu örgütler dolar nereden geliyorsa oranın emrinde hareket ediyorlar.
Yani sınırımızda Suriye, Irak yok. Malum devletler üsleri, askerleri ve taşeron terör örgütleri var. Birde bu terör örgütlerine başta Pkk ve türevleri ne alan açan sessiz kalıp aslında destek veren sözde bölgesel Kuzey Irak Kürt yönetimi var. Bu nedenle Türkiye sınır güvenliği ve bütünlüğü açısından güney sınırında çok yönlü tehdit altındadır.
Neden Türkiye üzerinde oynanıyor?
Çünkü; Ukrayna - Rusya savaşı ile özellikle gıda, ticaret ve enerji temini noktasında batılı devletlerin ve ABD 'nin alternatif yer ve yollara ihtiyacı var. Bu yollar ağının varlığı Türkiye'yi her zamankinden daha çok stratejik hale getiriyor. Yani Ortadoğu, İran, Kafkasya ve ötesi için Türkiye kilit rol oynuyor. Bu kilidi kontrol altına almak istiyorlar.
Tüm bunlar bağlamında terör, terör yuvaları, terör saldırı, teröre destek ile sınır bütünlüğünü tehdit ederken milleti korku ve umutsuzluğa iterek içeride eş zamanlı yürütebilecekleri malum işlerle milli birlik kazanımlarımızı çökertmek amaçladıkları kapıyı, kilidi ele geçirmek suretiyle eylemlerini saldırılarına devam etme olasılığı oldukça yüksek.
Görünen o ki; önümüzdeki birkaç yıl Türkiye Cumhuriyeti için çok kritik hayati yıllar. Devlet aklının bu vb. hususlarda gerekli aksiyonları alacağına, muktedirlerin iç ve dış politikada akılcı, realist, aklı selim tutumlar ve manevralar geliştirmesi kaçınılmazdır.
Ne yapılmalı?
Devlet ve devleti yönetenler bu terör saldırılarının sadece bir terörle olayı olmayıp büyük planın küçük bir parçası olduğunu bizden çok daha iyi görüyor ve biliyor. Neler yapılması gerektiğini bizden öğrenecek değiller.
Ancak vatandaşların beklentisi; terörün bitirilmesi, sınırların güvenliğinin sağlanması, ülkenin huzura ve sükunete kavuşturulması adına devletin tüm argümanları ile kararlı siyaset ve sürdürülebilir iradeyi ortaya konmasını, beklentilere gerekli her türlü cevabı vermesidir.
Yıllardır devam eden acıların, dinmeyen göz yaşlarının, vatan evlatlarının, devlet ve millet selameti için her ne olursa olsun devletin; terör örgütlerinin ekonomik, sosyolojik, silah, lojistik, insan kaynaklarını kurutmalı. Uyuşturucu, kaçakçılık yolları kapatılmalı.
Suriye- Irak sınır boyunca güvenlik amaçlı mayınlı alanlar oluşturulmalı.
Meşru savunma hakkımızı kullanarak Suriye- Irak sınırında kesintisiz güvenlik koridorunun oluşturulması kaçınılmaz olmuştur.
Kuzey Irak'taki terör kamplarına ne pahasına olursa olsun Kandil ve Sancar'a demir pençe vurulmalı.
Kuzey Irak'taki sözde bölgesel Kürt yönetiminin Pkk ve diğer örgütlere örtülü destek vermesine karşılık en ağır şekilde siyasi ve askeri ders verilmeli, karşısında kimin olduğunu göstermeli.
Uzun vadede oluşabilecek sorunlar ve devletin geleceği için acilen sığınmacıların durumu ele alınmalıdır. Sığınmacılar ivedilikle kayıt altına alınmalı, en kısa sürede uygun şartlar sağlanarak ülkelerine dönüşleri sağlanmalıdır. Yoksa yaşadığımız sorunların benzerleri ile karşı karşıya kalır ve olduğumuz yerde debelenmeye devam ederiz.
Herşeyden önemlisi ülke içinde teröre ve dış tehditlere karşı " Milli Mutabakat " zemini aranmalı ve sağlanmalıdır da. Millet olarak en büyük silahımız bu olacaktır.
# Bu arada gözden kaçırılmaması gereken bir mesele de Kerkük'tür. yapılan seçim sonuçları ilerisi için önem taşımaktadır. Kerkük bölgede hayati önem taşımaktadır. "TÜRK'ÜN ORTADOĞU'DAKİ KALBİDİR KERKÜK." #