İlk minareyi Emeviler yapmış. Müezzinler şerefeye çıkıp döne döne ezan okusunlar diye. Bu tarihten bin 340 yıl kadar sonra bizimkiler İkizdere’nin Garzavan Yaylası'nda varilleri birleştirip 7 metrelik minare yapmışlar. Şerefeye çıkılamıyor tabii. Kışın kardan devrilip parçalanmasın diye makaralı bir düzenekle minareyi yere yatırıyor, yaza doğru tekrar doğrultuyorlar.
Bizim değerli mucitlerimiz ve buluşlarımız var. İlk hoparlörü yüz yıl kadar önce Amerikalı mühendisler yaptı, sesimizi uzaklara duyuralım diye. Ama bu aygıtın sesini -kulakları patlatacak kadar- açarak yayın yapmayı bizimkiler keşfetti.
Amerikalı bir mucit, egzozun böğürtüsünü kesmek için geçen yüzyılın başlarında susturucuyu icat etti. Avustralyalı bir şirket, gerekmedikçe sesini kısalım diye egzoza vana taktı. Taşıta zerre perpormans katkısı olmayan, "sırf gürültü çıkaralım da bol bol küfür yiyelim" temalı egzozun mucidi ise bizim çocuklar.
Eloğlu veri depolamak için CD kısaltmasıyla bildiğimiz yoğun diski (YD) üretti. Bizimkiler bunu dikiz aynasına takarak trafik radarlarını kandırabileceğimizi keşfetti. (Bugüne dek bunu başaran olmadı ama üzerinde çalışılabilir.) Eloğlu sensörü (duyarga) ve sensörlü lambayı icat etti. Bunu tuvalette 10 saniyeye ayarlayarak kullanma fikri ise tamamen bizimkilere ait. (Hareket, daima hareket…)
İnsanoğlu tarih boyunca sayısız icat yaptı. Bizim yaptıklarımız sayılı. Vergi toplamayı kimin icat ettiğini bilmiyoruz. Günümüzden 5 bin yıl kadar önce Sümer halkı, ürettiğinin bir bölümünü -onlar çalışıp yorulmasınlar diye- yöneticilere takdim ediyordu. Verginin vergisini almayı ise biz icat ettik. Tahsil edilmiş vergiyi tekrar tahsil etmek de bizim icadımızdır. Peki, 1 liralık üründen 4 lira vergi almak hangi mucidin eseri olabilir?..
Benim bu yaşıma dek bir icadım olmadı, çok şükür. Nasrettin dedeme, “Sen âlim adamsın. Bir icat yap da görelim.” demişler, dedem de kar helvasını icat etmiş. Bir kâseye kar dolduruyorsun. Üzerine biraz pekmez gezdiriyorsun, tamamdır, afiyet olsun. Yapıp yiyenler, “Aman yahu, bu ne saçma şeydir!” demişler. “Vallahi” demiş dedem, “benim icadımdır ama -ne yalan diyeyim- ben de pek beğenmedim…”
Parlak zamane mucitleri ise eserlerine hiç toz da kondurmuyorlar; n’eyleyek gayri?..