Irk, din, mezhep, meşrep, etnik köken demeden kime, nerede ve kim tarafından vahşet, zulüm, soykırım uygulanırsa; vicdan, merhamet sahibi olan herkesin ses çıkarması, gücü nispetinde tepki vermesi insan olmanın gereğidir.
Sessiz kalmak, görmezden gelmek, duyarsız olmak, kime olursa olsun demek insanlık vicdanı açısından düşündürücü bir durumdur.
İnsanlıktan nasip almamış, vicdanları kurumuş, kendileri dışındakilere insan gözüyle bakmayan arkasında Evanjelist, Kabalacı, Ezoterik Siyonist derin güçlerin maşası Netanyahu ve yönetimi dünyanın gözü önünde sınırsız güç kullanarak, savaş hukukunu hiçe sayarak, diplomasi kanallarını tıkayarak, bir yıl bile olmadan ABD , İngiltere başta olmak üzere batılı güçlerin desteği ile 40 bin civarında masumu katletti.
2. Dünya Savaşı'nda Avrupa'da kendilerine planlı yapılan soykırımın acıları Yahudilerin hafızasında daha taze iken sanki soykırım yaşamamışlar gibi kendileri vahşice acımasız şekilde soykırım yapıyor. Tabi ki burada masum Yahudileri suçlamak doğru olmaz. Devam eden bu elim hadise karşında Batı'nın, İslam dünyasının durumu ortada.
Soykırıma uğramanın ne olduğunu en iyi bilen Türk ulusudur. Çünkü, yaklaşık son 2000 yılda farklı toplumların uyguladığı soykırıma defalarca maruz kaldı. Kalmaya da devam ediyor. İşte Doğu Türkistan Uygur Türkleri ... Çin asimilasyon politikası altında inim inim inliyor. Seslerini duyan yok. Veya duymak istemiyorlar. Sorun ne? Sorun, bir zulme karşı reaksiyon verirken başka bir yerde kandaş olduklarımızın yıllardır uğradığı zulme ses çıkarmamaktadır. O zaman samimiyetiniz sorgulanır. İnandırıcı, olamazsınız. Riyakar görünürsünüz. Anlayışınızın, zihniyetinizin ne olduğu anlaşılır.
Nasıl ki; Gazze'de yaşananları reddediyor ve tepki veriyorsak, Doğu Türkistan'da ve başka yerlerde yaşananlara da aynı tepkiyi vereceğiz. Bu tutum faşist bir tutum değildir. Bu davranış ayrımcılık değildir, tutarlı ve ilkeli olmaktır. Kendi kanından, canından olana sahip çıkmaktır. İkircikli davranışla hareket etmeyeceksiniz . Hassasiyetin herkese karşı aynı olmalıdır.
Çok eskiye gitmeye gerek yok. 19. ve 20. yüzyılda çeşitli coğrafyalarda Türklerin bazı yaşadığı katliamlara bakınız.
* Balkanlarda Yunan, Bulgar, Sırpların,
* 93 Harbi sonrası Rusların,
* 1. Dünya Savaşı'nda Mısır, Yemen, Hicaz, Suriye - Filistin cephelerinde
* İstiklal Savaşı'nı öncesi ve anında Ermeniler ve Rumların
* 2. Dünya Savaşı'nda Kırım ve Kafkasya'da SSCB'nin,
* Kıbrıs'ta yapılanları, Kanlı Noel'i,
* 1980 sonrasında Irak'ta, Suriye'de Türkmenlere
* Hocalı da Ermenilerin
* Uzun yıllardır Doğu Türkistan devam edenleri biz değil, tarih yazıyor. Bunlar birkaçı...
Gazze'de, Bosna'da, Ruanda'da, Cezayir'de vs. sözde modern çağda yaşanan insanlık ayıplarına tepki veriyoruz da Türklerin yaşadığı sayısız hadise soykırım değil de nedir ? Niye onlar insan da bunları yaşayanlar insan değil mi?
Neden kendi yaşadıklarımızı soykırım ilan edemiyoruz? Neden yaşananları meclisten soykırım yasası olarak geçiremiyoruz? Neden dünya gündemine taşıyamıyoruz ? Neden soykırıma uğrayan bugünkü Doğu Türkistan, Kuzey Irak, Suriye'nin kuzeyindeki Türkmenleri yeterinde gündeme getiremiyoruz? Yapamıyor muyuz? Bir yerden mi çekiniyoruz? Hesap ettiğimiz birşeyler mi var? Korkularımız mı var? Gizli ajandamız mı var?
Geçmişe yaşananlara takılıp kalmadan Gazze ye, Fistin'e yapılan soykırım vahşetine tekpimiz olacak tâbi. İnsanlık gereği tepkimiz doğal ve olması gerekendir. Ama kimin ne olduğunu da unutmayacağız. Ancak kendi kandaşımıza, soydaşımıza gelince neden yetersiz kalırız? Neden kulağımızın üstüne yatarız.
Reaksiyon veriyorsan kime olursa olsun vereceksin. Siyah, beyaz , Müslüman, Hıristiyanlığın, Yahudi, Türk , Arap, Afrikalı, Asyalı, Avrupalı demeden.
İnandırıcı, samimiyet, dürüst, vicdanlı, insalcıl kendi milletini seveceksin; riyakar, art niyetli olmayacak, milli kimliği reddedmeyecek, milli karakterin gereğini yerine getireceksin. Başkasına fayda sağlamaya çalışırken kendi ailene yararın yoksa, yaptıkları yok hükmünde olur. Bu duruş faşizanlık değildir. İnsan ve insanlık sevgisidir. Tutarlı ve ilkeli olmaktır.
Yapmacık , göstermelik, iki yüzlü tutum ve davranışların hiç kimseye hayrı olmaz. Kendine yapılanı bileceksin ki, başkasına da yapılanı görüp gereğini yapabilesin.
Kimliğimiz, benliğimiz, karakterimiz, ahlâk ve etik değerlerimiz, inancımız; bizi doğruluktan, dürüstlükten, vicdan , merhametten, milletini ve insanlığı sevmekten ayırmasın.
Türk ulusu ve tarihi; soykırımcıları, zalimleri, ihanet şebekelerini, işbirlikçileri, iki yüzlü siyaset ve siyasetçileri, mankurtları, timsah gözyaşları dökenleri tarihi ve beşeri hafızasında canlı tutuyor. Unutmuyor, unutmayacak da. Millet olarak insan ve insanlık sevgisini devam ettirecektir.
Tarih kimin ne yaptığını, kimin zihniyetinin ne olduğunu yazacak. Tarihin karanlık siyah sayfalarında yer almak istenmiyorsa dürüst, ilkeli, tutarlı olmak ulusunu ve insanlığı seven olmalı...
(2)
Yanıtla (0) (0)Güçlü olmanın ilk kuralı devletin adaletle hükmetmesidir. Adalet halkın birliğini sağlar. Bu birliktelik, dayanışma içinde olmayı ve sesimizin daha gür çıkmasına sebep olur. Teknoloji ve ekonomi konusunda da belli bir standarda ulaştıysan, o zaman dünyada bir güç unsuru haline gelmişsin demektir.
Bu altyapı oluşturulmadığı sürece başkasına zulmedilmesine de bize haksızlık yapılmasına da verdiğimiz tepki "mangalda kül bırakmamak" şeklinde züğürt tesellisinin ötesine gitmez.
(1)
Yanıtla (0) (0)Fırsatı ve gücü eline geçiren içindeki hayvanı salıveriyor. Böylece de katliamlar, soykırımlar ortaya çıkıyor. İnsanlık tarihinin en başından beri bu, hep böyle oldu.
Uluslararası toplum ve hukuk (sözde) bu zulümlerin önüne geçmek için var. Ama dünyadaki güç dengesi bir tarafın, batının lehine ağır basınca o tarafta olmayanlar sürekli eziliyor, haksızlığa zulme uğruyor.
Bu kadar bencil bir dünya da tarih yanlı olursa şaşırırmıyız?
Yanıtla (0) (0)Kaleminize sağlık hocam
Yanıtla (1) (0)Yine çok önemli konu hakkında güzel bir yazı yazdınız.tutarlı olmazsak inandırıcı da olamayız.tepki vermemizi de kimse dikkate almaz.
Yanıtla (1) (0)