Emel Meryem Parlak

Emel Meryem Parlak

Korkuyu Beklerken- Oğuz Atay

Korkuyu Beklerken Oğuz Atay'ın 8 adet öyküsünden oluşan kitabıdır. Ben sizler için Beyaz Mantolu Adam öyküsünü inceledim.

Manto kelimesinin sözlük anlamı: kadın paltosudur. Kadın paltosu demek olan bir kelime, öykünün isminde adam kelimesiyle birlikte kullanılmıştır. Üstelik bu manto beyazdır. Beyaz rengin dikkat çekiciliği, kadına ait oluşu ve adamın üzerinde olmasıyla karmaşa daha öykünün isminde başlamıştır. Sonrasında dikkatimizi ilk cümle çeker. "Kalabalık bir topluluk içerisindeydi. Başarısızdı." İnsan yalnız ve başarısız olmayı daha kolay mı kabullenir bilmiyorum ama kalabalık bir toplum içerisinde başarısız olmak bireyin en önemli kişilik krizi olabilir. Fakat bu başarısızlık maddi-somut başarısızlık mı yoksa insanlar arasında bulunmayla ilgili bir başarısızlık mı henüz bilmiyoruz. Yine de beyaz bir kadın montunun arkasına saklanmak anne karnına dönüş-anne karnı güvenine duyulan özlem imgeleriyle çok örtüşüyor. Nitekim beyaz mantoyu giymeden önce sadece dikilecek, onunla ilgili Atay duvardaki leke benzetmesi yapacak. Hiçbir müdahalede bulunmadığı hatta konuşmadığı bir durumda beyaz manto seçimi yapması bu yüzden dikkate değer bir durumdur. Dilenmeyi de kendisi seçmemiştir. Duvarda dikilirken bir kadın elini açar ve avucuna parayı bırakır. "Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için ya da kendisini çevreden ayırıp başarısızlığına üzülecek kadar düşünemediği için dilenirken de başarısızdı." Bu cümlelerde gördüğümüz gibi dilencilikde de başarısız olduğundan hamalların taşıdığı aynada kendisine bakışı oldukça dikkat çekici bir metafor olarak görünmektedir. Üstelik cümle "aynada kendini seyretti" olarak yazılmıştır. Aynaya bakmak-kendine bakmak kavramları yerine kendini seyretti kullanılmıştır. Kendi olamayışını- kendisine yabancılaşmasını, nesneler ve özneyle ilişkisini kabullenemeyişini bunlardan çıkartabiliriz. Ayna metaforu üzerinde daha ayrıntılı durulması gerektiğini düşünüyorum bu kısımda. Çünkü bu kısım onu beyaz mantoyu almaya iten süreçtir.

Ayna üzerine düşen görüntüyü olduğu gibi yansıtan nesnedir. Onun yalan söyleyemeyeceği konusunda ilk olarak aklıma Grim Kardeşlerin yazdığı Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler isimli masal geliyor. Kötü kalpli cadı, Pamuk Prenses büyüyüp "en güzel" olana kadar aynadan en güzelin kendisi olduğu yönünde cevap alır. Ayna masalda doğruluk sembolüdür. Ayna bilmenin, kendini tanımanın sembolüdür. Bu bakışla öyküye baktığımızda Beyaz Mantolu Adam'ın durup aynaya baktığı yer tam olarak kendi yerini sorguladığı yerdir. -Gılgamış Destanı'nda kurtarıcılık olarak karşımıza çıkar ayna motifi. Gılgamış ölümsüzlük iksirini bulmak için yola çıktığında ve kaybolduğunda karşılaştığı Urşanabi ondan meme şeklinde aynalar ister. Bu aynalar sayesinde kurtulacaklardır. İnka mitolojisinde ayna kabileye savaşta doğru yolu gösteren semboldür. Ayrıca aynanın Türk mitolojisi de dahil olmak üzere birçok mitolojide öbür tarafı görmek gibi anlamları da vardır. Bizim mantolu kahramanımız aynaya bakarak ister içsel bir yolculuk yapmış olsun, ister doğru yolu aradığını göstermek istesin bir kurtuluş daha doğrusu kaçış yolu aradığı kesindir. Baş edemediği kalabalığın yanına yabancılaştığı kendisini de eklemek cömertlik olmayacaktır. Mantoyu aldıktan sonra kendisine baktığı ikinci yer su birikintisidir. Mantoyu üstteki bakış açısıyla değişim ya da dönüşüm olarak algılarsak su birikintisinde kendini görmek yine önemli bir sembol olmalıdır. Benim aklıma nedense Yunan mitolojisindeki güzelliği yüzünden kendisine bakmaması gereken, bakarsa yok olacak olan Narkissos geldi. Narkissos kendisini su içmek için eğildiği su birikintisinde görür ve sonunda yok olur. Kahramanımız ne mantosuna aittir ne de kendisine bir tanım bulabilir. Nitekim karşılaştığı biri "bu adam turist değil kendini "yutturmaya" çalışıyor diyecektir.

Korkuyu Beklerken- Oğuz Atay


Kahramanımız kendisini bir vitrine bakarken bulunca dükkanın sahibi onu içeriye davet eder, onunla ne yapabileceğini düşünmeye başlar. Onu canlı manken olarak kullanmaya karar verir. Kollarını naylon iple tavana asarlar. Burada İsa motifi gözümüze çarpar. Sonraki şu kısım da bu görüşü destekler niteliktedir.

"Kollarını açarak güvercinlere yem verirken parktakiler onu birbirine göstererek put gibi olmuş şuna bak dedi. Çarmıh diye düzeltti ötekiler. "
Tarihte yanlış anlaşılmanın ya da anlaşılmamanın sembolüdür. Bu bizim kahramanımıza çok uymaktadır. O anlaşılmamış, toplum arasında kendine yer bulmayı becerememiştir. Başarısızlığı bir yana dilenci gibi ya da herhangi bir gibi davranamamıştır. Sonunda köprüye doğru koşmaya başlar. İnsanların dalga geçmesinin yanında bir adam filmini çeker. Onun var olamayışı insanlarda gerçekdışı etkisi yaratır. Beyaz mantosuyla plaja dalacak ve oradaki insanlar arasında da yer bulamayacaktır. Onun fazla giyinmesi ve çıplaklığa en yakın yere dalması; en kendimi kapattığım halimle bile en kendini ortaya atmış insanlar arasında kabul görebilir miyim düşüncesi olabilir. Atay ince ince işlediği hikayesini Beyaz Mantolu Adam'ın hiç konuşmadan sadece yürüyerek bile kendine yer bulamayışıyla, kendisini denizde ilerleyerek tüketişiyle bitirir. Bu bir yok oluş mudur, bir kurtuluş mu yorumu sizlere bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Daha fazlası için @hocamderseatlagelmis

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.