Son yüzyılın büyük zaferi

Türk milleti tarihin her döneminde girdiği her dar boğazdan, zorluklardan, yaşadığı kaos ve krizlerden, ihtiras ve ihanetlerin çemberinden çıkmasını bilmiş, özgür yaşam için bağımsızlık bayrağını açmıştır. 

1922'nin Ağustos ayı milletimizin, meclisin ve ordunun böyle bir ortamdan aydınlığa çıkış ayı olmuştu.

Mustafa Kemal Atatürk  " Mecbur kalmadıkça savaş cinayettir. " sözüyle dönemin gereği olarak iç cephedeki ve dış cephedeki güçlere karşı olağanüstü bir gayretle milleti, meclisi ve orduyu yola çıkarmıştı.

İçte;  milli irade ile İstanbul yönetimine karşı, dışta emperyalist güçlere karşı diplomasi ve savaş yoluyla sonuca ulaştığı aydır Ağustos...

Sakarya Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları; millet, milli meclis ve kahraman ordu ile Büyük Taarruz'da yeniden dirilişin, şahlanışın, prangaları kırmanın adımlarını atmıştır.

Türk milleti aslında Çanakkale'de bağımsızlığın tohumlarını atmış özgür'ün kapısını açmıştı. Büyük Taarruz'da hürriyet bayrağını zirveye taşıyacaktı.

Bu savaşta ülke hem işgalden kurtulup hürriyete kavuşacak hem de milleti ve devleti yöneten cesaretsiz korkaklardan kurtarılacaktı.

Olağanüstü bu ortamda milli meclisindeki yoğun muhalefete rağmen geri adım atmayan İstanbul yönetiminin tükenmişliği ve kokuşmuşluğu karşısında umutsuz olmayan, dışarıda emperyalizmin azgın pençelerini kırmak uğruna kararlılık ve cesaret gösteren geri adım atmayan dik duran bütün gücünü milletten,  milli ve manevi değerlerden alan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ve milli irade 30 Ağustos'un Zafer gününe dönüşmesi için canla başla mücadele vermişti.

İçeride muhalefetle mücadele edilirken, mecliste tek yumruk olmaya çalışılıyor, milletin cesaretini zirveye taşımaya çalışıyor kutlu, muzaffer orduya başarının sırrını aşılıyordu.

Mecliste başkomutanlık yasasını uzatılmasını engellemek isteyenlere karşı geri adım atmamış ve kararlı duruşun adı olan Mustafa Kemal ve arkadaşları ülke dışında ise Sovyet yönetimiyle dostluk Antlaşması'nın kazanımlarını kullanıyor. Kars antlaşması ile doğu sınırı netleştiriyor ve güvenli hale getiriyordu. 

Fransa ile Ankara Antlaşması'nı imzalayıp Güney cephesinde barışı tesis ediyor bu esnada Anadolu'dan İtalya'nın çekilmesinden siyasi ve askeri açıdan istifade ediliyordu. Sevr antlaşması hükümsüz hale getirmek için hazırlıklara tam gaz devam ediliyordu.

Atatürk, " milli amaca ulaşmak için tek çıkar yolun savaşmak ve savaşta başarı sağlamak olduğunu söylüyordu."

İtilaf devletlerinin  bu esnada sahte barış teklifleri yaparken Başkomutan, bağımsızlıktan ödün vermeyen ustaca tavırlar ve manevralarla savaşa hazırlıklar yapıyordu.

Savaşa hazırlanırken düşmanı yanıltmak amacıyla  taktikler yapmayı da biliyor, taarruzu düşmandan gizlemek için ince basit taktikler uyguluyordu.

Atatürk hazırlıklar aşamasında Zübeyde hanım'ı karşılama bahanesiyle yola çıkmış, Ankara'da Genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak ile görüşmüş, Batı cephesi komutanı İsmet Paşa  ile değerlendirmeler yapıyor, teftiş sonunda annesiyle Ankara'ya dönüyordu.

Konya'ya gelen general Townshend ile görüşme bahanesiyle Akşehir'deki Batı cephesi karargahına gitmiş sonra general ile Konya'da görüşüp Akşehir'e dönmüştü. Orada komutanlarla görüştükten sonra futbol maçını izleme bahanesiyle bazı komutanları Akşehir'e davet etmiş ve Büyük Taarruz'un planını görüşmüştü.

Savaş'ın planlamasını tamamlamak için Ankara'ya dönerken durumu gizlemek amacıyla Çankaya'da bir Çay  Partisi vereceğini duyuruyordu.

Büyük gizlilikle yürütülen hazırlıklar orduyu savaşa hazır hale getirmişti.

26 Ağustos sabahı top atışlarıyla bağımsızlığa yürüyüşün son adımı atılmış, Türk'ün demir pençesi düşmanı paramparça ede ede ilerliyordu. 

Sonu Mudanya'dan Lozan'a giden bu kutlu yolda cesurlar korkaklara karşı güçsüzler emperyalistlere esarete karşı büyük bir zafer elde ederek Anadolu'yu yeniden bu necip millete yurt yapıyordu.

Kaderinde özgürlük olan Türk milleti, meclisiyle,  ordusuyla, kahraman askerleriyle bağımsızlığın damgasını Anadolu'ya vuruyor, esaret zincirlerini kırıp aydınlık yarınlara yelken açıyordu. Her ne olursa olsun,  bu aziz millet ve bu kutlu topraklar asla esir olmayacağını dünyaya ispatlamış esaret altındaki uluslara da rol model olmuştu.

Bu vesile ile 30 Ağustos Zafer Bayramı Türk milletine kutlu olsun. Başta başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını tüm aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla minnetle anıyoruz. Ruhları şad mekanları cennet olsun.

Birlik ve beraberlik içinde nice 100 yıllara...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şal Arşivi

Gençlik neden yozlaşıyor

16 Aralık 2024 Pazartesi 16:45

Toplumsal Bağların İnşası

09 Aralık 2024 Pazartesi 11:29

Yorum Sizin...

03 Aralık 2024 Salı 09:29

Eğitimin Dünü - Bugünü - Yarını

26 Kasım 2024 Salı 10:06

Yeni Dünya Düzeninde Eğitim -6-

16 Kasım 2024 Cumartesi 11:47

Yapay zeka destekli eğitimde "öğretmen" 5

09 Kasım 2024 Cumartesi 15:59

101. Yılında

29 Ekim 2024 Salı 10:24