Mehmet Şal
Beyrut - Lübnan - Türkiye
Ortadoğu'nun Paris'iiydi Beyrut. Farklılıkların buluştuğu yerdi.
Işıltılı gecelerin eğlencelerin mekanıydı.. Entelektüeller şehriydi.. Canlı gece yaşamının merkezî idi Beyrut...
Şimdilerde endişe, korku, dehşet ve savaşla yeniden imtihan veriyor.
Bir zamanlar Ortadoğu'nun en renkli şehirlerinde biriydi Beyrut ...Barış kardeşlik sehri idi. Şimdi ise endişe korku dehşet ve savaş merkezî. Geleceğinin ne olacağı belirsiz.
Ülkenin kültür ve yaşamında derin Fransa etkisi var ancak siyasi ve askeri açıdan İran - Suriye - Ürdün yapılanması etkili.
Lübnan ekonomik açıdan bir türlü düzlüğe çıkamamış bir ulke. Siyasi krizler, darbeler, istikrarsızlık, rüşvet yolsuzluk, hayat pahalılığı, vergiler yıllarca halkın tepkisine ve proteslarına neden oludu. Bu durumun sonucunda 2019'da ekonomik çöküş yaşandı. Bu da yetmezmiş gibi Lübnan 2019'da borçlarını ödeyemeyince iflas etti.
Lübnan diasporası batıda oldukça güçlü ve etkili olmasına rağmen kaçınılmaz son engellenemedi.
Bunlar olurken Lübnan; Suriye -İsrail - Ürdün arasında sıkışmış olmanın neticesinde siyasi, askeri ve ekonomik açıdan bu baskının bedelini ağır ödüyor.
1219 itibariyle dünyayı saran koronavirüs salgını nedeniyle eylemlere, karantinalar nedeniyle ara verildi. Ancak Lübnan pimi çekilmiş bir bombanın üzerinde oturuyordu.
Beyrut'ta patlayan bombalar, suikastler, protestolar, ekonomik çöküş, askeri açıdan Lübnan'ı daha da zayıflatmış ve müdahaleye daha açık hale getirmiştir. Devlet olma vasfı ortadan kalkmıştır. Yaşanan travmaların, acıların boyutunu büyüklerin bedeni ve cebinde görürken masum çocukların hüzünlü gözlerinde daha net okumak mümkündür.
Şia- Sünni mücadelesi Suriye- İran etkisi, gruplar arası iç kavgalar, istikrarsızlık, adil olmayan ekonomik paylaşım, rüşvet, yolsuzluk sarmalında Lübnan hükümetlerinin kırılgan olması, askeri yetersizliği de eklenince İsrail'in hükümetinin adım adım vahşi saldırının Lübnan - Beyrut hattına uzanmasını kolaylaştırdı.
Hizbullah bahanesi ile İsrail postaları sadece tehdit değil yıkımlar, can kayıpları, korku, endişe ve yıkım getirdi. Halkın sokaklarda kaldığı, yerlerinden edildiğine göç eden insanların ve çocukların gözlerinde savaşın travmasını ve korkusunu, acısını görebildiğimiz bir Beyrut ve Lübnan ile karşı karşıyayız.
İsrail saldırılarının genişlemesi Ortadoğu'yu daha ağır bir ateşin içine iterken, bölgeyi cehenneme çevirebilir.
Dikkatle bakınız. İstikrarsızlık, parçalanmışlık, çöküş Lübnan'ı; Iraklaştırma, Suriyeleştirme pozisyonuna sokmuştur.
Öyleyse Türkiye'nin güney sınırı ötesini göz önüne getirin. Hedef her halükarda belli...
- Lübnan üzerinden İsrail'in güvenlik alanını genişletmek,
- İran'ın Lübnan'daki varlığını yok etmek,
- Netanyahu yönetimi üzerindeki dikkatleri dağıtmak ve üzerindeki baskıyı azaltmak,
- Saldırılarla Gazze - Filistin vahşetinde unutturup dikkatleri başka alanlara çekmek. Cephe gerisinde hakimiyeti kolay sağlama, gündemi değiştirmek,
- İran'ı kışkıtıp savaşın içine çekmek. Nükleer tesislerini hedef alabilmek - - Şam yönetiminin üzerinde askeri baskıyı artırıp Golan Tepeleri ve üzerinden kuzey doğusundaki Abd güçleri ve Pkk örgütü ile sınır bağlantısı sağlamak,
- Rusya'nın bölgedeki varlığını etkisizlestirmek.
- Irak tarafındaki Abd güçleri ile kurulacak bağlantı ile İran'a bir nevi sınırr olup, İran'a sınırında doğrudan tehdit olma, baskı kurma ve İran iç coğrafyasına doğrudan müdahale edebilme imkanı yakalama
- Ve ve ve ve..... Yani hedef İRAN'dır. Bunu görmemek kör olmak demektir.
NATO ülkesi ve NATO'nun ikinci kuvveti olan Türkiye'ye saldırma olasılığı mümkün değildir. NATO'nun 5. Maddesi ortada.
TÜRKİYE ne İran ne başka bir devlete benzer. Ordu- millet, ordu - devlet felsefesi, tarihsel mirası, ulusal kimliği ve duruşu başlı başına caydırıcı güçtür. Türkiye'nin savaşta olma olasılığı ne Batı'nın ne Doğunun; siyasi ekonomik, ticari, askeri, açıdan işine gelmez. Ne olursa olsun bu millet, bu devlet hakikatının güçlü ve tarihi tecrübesi düşmanlara tehdittir.
Asıl hedef İRAN'dır. Nükleer yapılanması, enerji kaynakları ve jeopolitik açılımıdır. Arkasında duran Rusya ve Çin denklemini bozmaktır.
Türkiye'siz bir Ortadoğu dünyanın siyasi, ekonomik, askeri, ticari, lojistik ulaşımı için büyük bir sorundur. Güçlü bir Türkiye Orta kuşak lojistiğin her alanda güvencesidir. Diğer durumda başta Avrupa olmak üzere küresel krizle başbaşa kalır. Bunu göze alacak bir durumda değiller.
Her halükarda Türkiye caydırıcı tedbirleri almak, millet ve devlet varlığını güçlü tutmak, iç barışı gerçekçi zemine oturtmak, ekonomik istikrarı sağlamak, hayati konulardır. Hiçbir güç Türkiye'yi tehdit alacak kudrete ve curete sahip değildir.
Kurulmak istenen siyasal, jeopolitik ve ekonomik yeni dünya düzeninin Ortadoğu'daki artçı şokları devam edecek. İran sabır diplomasisini sürdürecek. Yakın dönemde normalleşme sürecine girilecektir.
İngiliz aklı, ABD askeri gücü İsrail saldırıları yakın zamanda son bulacaktır. Başka bir yoluda yoktur. Abd seçimleri bu noktada belirleyici olacaktır. Çin sabırlı diploması yolunu kullanmaya devam edecektir. Rusya ise sadece tehdit ve psikolojik saldırı yoluyla diplomasiyi etkilemeye çalışacaktır.
Arap Ligi suskunluk, bana necilige devam edecektir. Zaten yok hükmündedirler.