2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaş sonucu Türkiye, buradaki insanlara "savaş bitene kadar" yardım eli uzattı. Kadınlar ve çocuklar ölmesin diye çıkılan yolun sonucu, artık bir sığınmacı ve Suriyeli meselesi haline dönüştü.
İç savaşın başladığı 2011 yılında Türkiye'ye gelen Suriyeli sayısı 14 binken, "psikolojik sınır 100 bin" şeklinde açıklama duyduğumuz 2012 yılında, Ekim ayında Suriyeli sayısı 100 bin oldu. 2013 sonunda ise Türkiye'deki Suriyeli sığınmacı sayısı 224 bini aştı.
2013 yılından günümüze Suriyeli sayısı sürekli tırmandı ve nihayetinde Mayıs 2024'te Göç İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre bu sayı 3 milyon 115 bin oldu.
Türkiye'nin Suriyelilere uzattığı yardım eli; gelinen noktada Suriyelilerin misafir, bizimse ev sahibi olduğumuzu unuttuğumuz bir hale dönüştü.
Bulunduğumuz coğrafya itibarıyla zaten sıkıntılı bir konumdayken, memlekette terör gibi bir bela varken, Türkiye ve bölge üzerinde birçok devletin hesabı ve planı varken, Suriyeliler gibi bir meselemiz daha oldu.
Türkiye'deki kalabalık Suriyeli nüfusu, bölge üzerine hesabı olan birçok devletin kullanabileceği bir argüman haline dönüşmeye başladı.
Suriyeli meselesi çözülmediği takdirde, önümüzdeki yıllarda bu konuda içinden çıkılması daha güç durumlarla karşı karşıya kalınacağı açık şekilde ortada duruyor.
Bu süreç, 3 milyonu aşkın Suriyelinin Türkiye'ye yerleşmesiyle sonuçlanmamalıydı.
Türk devleti ve milleti, sofrasını paylaştı, iyi niyetini de fazlasıyla gösterdi. Gelinen noktada misafir, misafir olduğunu unuttu. Biz de ev sahibi olduğumuzu unuttuk. Artık Suriyeliler konusunda kalıcı bir çözümle dönüş süreci başlatılmalı.
