Türkiye’de seçimlerin geride kalmasıyla birlikte özellikle muhalefet partilerinde genel başkanlık tartışmaları başladı.

Genel başkanlık tartışmalarının yaşandığı siyasi partilerden biri de şüphesiz ki CHP.

CHP’de bir kesim “değişim” sesleri yükseltirken, Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın kanat ise şimdilik bu seslere kulak tıkamış durumda.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP’de değişimin önünü açacak mı, yoksa konumunu koruyup parti kurullarını değiştirmekle mi yetinecek?

Bugün sayın Kılıçdaroğlu’na sorsak, ülkenin en temel problemleri nelerdir diye; ekonomi, eğitim, sağlık, özgürlük diye sıralar. Ki, her fırsatta da bunları dile getiriyor. Peki, bu kadar kötü bir tablo çizdiği ortamda seçimi neden kazanamadı? Bu sorunun açık ve net şekilde cevaplanması gerekiyor.

Son zamanlarda Kemal Kılıçdaroğlu tarafından en çok dillendirilen söylemlerden biri, “%48’lik oy, değişimin umudunu temsil ediyor” sözleriydi.

Evet, %48’lik oy değişim arzulayan seçmeni temsil ediyor. Lakin bu %48’lik oyun ne kadarı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrudan şahsınaydı? Daha farklı bir ifadeyle, bu oyların ne kadarı “Erdoğan gitsin” denilerek gönülsüz şekilde verildi?

Geride kalan seçim, seçmen nazarında, “Erdoğan ülkeyi yönetsin” ile “Erdoğan gitsin” arasına sıkışmış bir seçimdi. Muhalefetin adayına “Erdoğan gitsin” diye değil de, “Şu kişi devlete baş olsun” iradesiyle oy verenler daha fazla olsaydı, muhtemeldir ki bir değişim yaşanabilirdi. Tam da bu noktada, muhalefetin doğru bir aday çıkarıp çıkarmadığı tartışma konusu oluyor.

Merak edilen mesele ise şu; yarın ülkede bir erken genel seçim olsa, sayın Kılıçdaroğlu aynı öz güven ve iradesiyle “Ben yeniden adayım” diyebilecek mi? Ve, kendi içinde değişim yaşamamış bir muhalefet, bu kadar kötü bir tablo olduğunu ifade ettiği ülkede değiştiremediği iktidarı, yarın olası bir genel seçimde nasıl değiştirmeyi planlıyor?

Şöyle bir gerçek var ki; muhalefet cephesi, bir kesim muhalif seçmenin gözünde bile umut ve inandırıcılığını yitirmiş durumda. Özellikle CHP özelinde bu sorun bir genel başkan değişimi ile mi çözülür, farklı yollarla çözülmeye mi çalışılır, bekleyip görmek gerekir. Ama bir gerçek var ki, böyle bir sorun gün gibi ortada.