Akyazı ve tartışmalar

Bilgi, bir yarar ürettiği ve insan yaşamını kolaylaştırdığı zaman anlamlıdır; tersine

"bilgi hamallığının" topluluk ve toplumların zenginleşmesine katkısı olmaz.

 

Bu hafta bir iyi, bir de iyi mi kötü mü pek öngöremediğim konu üzerinden Akyazı’ya odaklanacağız.

 

Önce Akyazı ile ilgili iki parçalı bir soru:

-  Akyazı dolgu alanında yapılacak planlama ile yalnız stat yapılması sağlanmalı ve bu stat onbeş günde bir yapılacak futbol müsabakalarına mı hizmet etmeli,

Yoksa;

- İçinde bir modern stadyumu da barındıran bir yaşam merkezi mi olmalı?

 

Pek çok Trabzonlu gibi benim de oyum bu ikincisinden yana… 

Bu ikinci şık ile “tek merkezli Trabzon’dan çok merkezli Trabzon’a” geçişe örnek oluşturabiliriz. 

 

İkinci şıkkı gerçekleştirmek demek merkezinde modern bir stat;

Çevresinde ise yeme, içme, eğlence, alışveriş, rekreasyon alanlarının olduğu ve bu planlamaya uygun olarak gerçekleşen yaşam alanları...

Hangisinin hayali bizi daha çok mutlu eder? Ben oyumu kullandım, sıra sizde…

 

Bizler

İster maça, ister yaşam alanı olacak Akyazı’daki mekanlara akarken;

BİR Yürüyerek;

Eşlerimiz- çocuklarımız, sevdiklerimiz, arkadaşlarımızla bu yaşam alanına yürüyüş yolundan ulaşabilmeliyiz.

Sahil yürüyüş yolunun (Ganita’ dan) yeni yaşam alanına (Akyazı’ya) kadar uzatılması ile sorunu çözer, 

Ne şenlikli yürüyüşler yaparız, hele galip gelinen maçtan sonra;

Ne türküler ve şarkılarla yürürüz. 

 

İKİ Hafif raylı sistem;

Yine Ganita’dan – Akyazı’daki bu yeni yaşam alanına alternatif bir de hafif raylı sistemi kullanarak ulaşmak istiyoruz!!!

Yer mi var, nereye yapılacak bu hafif raylı sistem, gibi sorulara cevabım şudur:

Sahilde ki yürüyüş yoluna paralel 12 metre genişliğinde bir taş yolumuz var. Gözlemlediğim kadarıyla yayalar tarafından kullanılmamaktadır. Bu 12 metrelik taş yolu (Ganita- Akyazı arası) hafif raylı sisteme tahsis ederek, Akyazı’yı Trabzon’a hafif raylı sistem ile bağlayabiliriz. Tabii eğer dolmuş esnafını yatay (doğu- batı aksında) değil, kuzey güney akslarında çalıştırılmasını sağlayabilirsek…

 

İşte o zaman attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değecek.

Bunu kim savunmalı?

Başta “Kent Konseyi”

Sonra diğer STK’lar…

Fena mı olur… 

TEV Kız Öğrenci Yurdu Hazır

Gelelim iyi mi kötü mü olduğuna henüz karar veremediğim tartışmalara

 

Akyazı ile ilgili tartışmanın özü:

Dolgu sahasına stat ya da yaşam alanı yerine bir “lojistik merkez/ Lojistik köy ya da üs kuralım” oluşturmaktadır.

Tartışmalar için; 

O da neyin nesi demeyin (!)

Lojistik Sektörü için yıllardır yazıp çizen, sektörün bölge için önemini “ 100bin kişiye iş aş” olarak sloganlaştırmış,

Lojistik Sektör Temsilcileri ile ilk paneli KTÜ’de gerçekleştirmiş,

TSİAD Genel Kuruluna TCDD Genel Müdür Süleyman Karaman’ı konuşmacı olarak davet eden biri olarak;

Tersane alanı olarak doldurduğumuz, Sürmene- Çamburnu’nun

Lojistik Köy olarak aklımıza tam sokmuşlarken,

Şimdilerde Sürmene- Çamburnu yerine Akyazı’nın (dolgu alanının) gündeme gelmesi ya/ ya da getirilmesi, çok ciddi olarak seslendirilmesi, artık ayan beyan meydana dökülmesi de neyin nesi? demeyin.

Yaşayıp öğreneceğiz…

 

Lojistik Sektörü önemli

Sektörün önemine hiçbir itirazımız yok. Sektör Ülkemizin 2023 vizyonu (500milyar dolar ihracat hedefi) için vazgeçilmezdir.

Ama Trabzon’da yer seçimini duygusallıktan, sektörün gereklerine göre tartışmanın zamanı geldi. 

 

Sektör için DOKA’nın gerçekleştirdiği son Almanya “lojistik Sektör” incelemesinden gelen güzel haberler, sektörle ilgilenenlerde büyük heyecan yarattı.

İlk defa somut sorular ve gelişmeler var;

Örnek, Bremen limanı, lojistik yetkilileri Trabzon ile nasıl iş gerçekleştirebileceklerine kafa yormaya başlamışken;

Tartışmanın Akyazı’yı kapsama alanı içine alması, iyi mi kötü mü?

 

Trabzonlu Lojistikçilerden Çetin Nuhoğlu başta olmak üzere sektörü dünya ölçeğinde izleyen pek çok Trabzonlu var. Onların bu konuda ne düşündüğünü ben çok önemsiyorum. Konuyu dünya ölçeğinde görmeden sadece duygusal açıdan görmek doğru olmaz.

 

SONUÇ: Genel olarak yatırımları, çağdaş bir devletin görevlerini hakkıyla yapmasının araçları olarak görmek gerekir. Çağdaş bir devletin temel görevlerinden birkaçından söz edecek olursak: 

Birincisi, bütün yurttaşlarının geçimlerini sağlayacağı iş ve aş olanağı sağlaması,

İkincisi, her yurttaşına barınabileceği bir konut edinme olanağı yaratması.

Üçüncüsü de, yurttaşlarını konutla iş yeri ve diğer sosyal etkinliklere erişebilirliğini sağlayan ulaşım olanaklarına kavuşturmasıdır.

Bu üç temel hizmet, ağırlıklı olarak şehirlerde yoğunlaşır. Şehirlerin altyapılarını iyi planlayamazsak, kentlerde öncelikle hizmet üretimini, ardından da mal üretimini ve pazarlara ulaştırılmasını kolaylaştıran akışları yavaşlatır, rekabet gücü yaratamaz, kentin gücü olan hemşerilik bilincini yaygınlaştıramaz ve derinleştiremeyiz. 

Not: Yazıya katkılarından dolayı ASKF Başkanı Cahit Erdem ve Rüştü Bozkurt’a teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Ergenç Arşivi

Sizden ümidimi hiç kaybetmedim

14 Ekim 2024 Pazartesi 11:06

Sorumluluğumuz ortak

06 Eylül 2024 Cuma 12:35

Fındıkta inovasyon

18 Ağustos 2024 Pazar 12:11

Yapay Zeka çağında hızlı büyümek

12 Ağustos 2024 Pazartesi 09:48

Oy Sürmene Sürmene...

27 Temmuz 2024 Cumartesi 10:27