24 Mayıs 2014 Ege Denizi-Gökçeada depremi, Yunanistan-Tekirdağ- İstanbul-İzmit istikametinde yarım daire çizen Kuzey Anadolu Fayının Kuzey Kolu üzerinde oluşmuştur.
‘İzmit’ten sonra İstanbul depremi’ ezberini bozan bir deprem.
Aynı fay üzerinde 1999 İzmit depreminden sonra beklenen büyük İstanbul depreminin es geçilerek daha batıda Gökçeada depremini gerçekleştirmesi ezber bozucu olup oldukça önemli ve düşündürücüdür.
Başka deyişle Gökçeada depremi İstanbul’un deprem tehlikesi ve deprem riskinin yeniden değerlendirilmesini elzem kılar.
Marmara Denizini oluşturan jeolojik olaylar Kuzey Marmara Fay Hattı boyunca kabuğun kimi yerde çok daha güçlü ve kırılgan, kimi yerde daha zayıf, plastik davranış göstermesini ön görür.
Jeofizik ve sismik tomografi verileri ise batıda Mürefte1912, doğuda İzmit 1999 depremlerinin Kuzey Marmara Fay Zonunun 10-20 km derinliğinde kabuğun güçlü ve kırılgan özellik gösterdiği bir bölgede gerçekleştiğini göstermiştir.
Oysa fay orta Marmara’da Marmara Ereğlisi ile Çekmece arasında 10-20 km derinliğinde zayıf plastik davranış gösteren bir kabuğu kırdığı için bu bölgede 1900-2013 yılları arasında 5.1 den büyük depremler görülmez.
2000 yıllık tarihsel deprem kayıtlarında da orta Marmara’nın bu bölümünde büyük yıkıcı depremlerin olmaması bu görüşü destekler niteliktedir.
Özetle kuzey Marmara da fay doğuda ve batıda güçlü kırılgan kabuğu, orta Marmara da ise zayıf ve plastik davranış gösteren bir kabuğu kırdığı için Marmara’nın doğusunda ve batısında 7 den büyük depremler, orta kısımlarda ise bundan çok daha küçük depremler üreterek yoluna devam ediyor olmalıdır.
Öte yandan deprem kırıklarının ilerlemesini durduran nedenlerden biride fayın kırılgan davranış gösteren kabuk ortamından çıkarak çok daha plastik davranış gösteren bir diğer kabuk ortamına girmesidir.
Son yüzyıl içerisinde kuzey Marmara’nın batısında ve doğusunda yaşanan iki büyük deprem kırığının Marmara Denizini boydan boya kat etmemesi orta Marmara da kabuk yapısının plastik bir davranış gösterdiğinin bir diğer kanıtı sayılabilir.
Kuzey Marmara da, batıda ve doğuda, 1912 ve 1999 depremlerinin yaşanması, gerilmelerin önemli ölçüde boşalması, orta Marmara da ise kabuk yapısının büyük ölçüde zayıf plastik davranış özelliği göstermesi, Gökçeada depreminin İstanbul’u es geçerek Ege ye doğru ilerlemesinin temel nedenleri olmalıdır.
Bu deprem senaryosu doğru ise İstanbul un ön görülen büyük deprem tehlikesinin de o ölçüde azalabileceğini söylemek mümkün olacaktır.