Mehmet Şal

Mehmet Şal

İzole olmak

1. Ayrı, ayrılmış halde.
2. Yalıtılmış.
3. Yalnız kalmış anlamında kullanılan bir sözcük izolasyon...

İzole etmek: Bir kişi ya da bir şeyi çevreden gelebilecek olumsuz etkilere karşı çevresinden ayırmak ya da yalıtımlı bir ortamda bulundurmak.

İzole etmek: Kişiyi hem maddi hem de duygusal bakımdan yalnız bırakmak, yalnız hissettirmek.
Bu milletin muktedirleri ve fertleri tepen tırnağa aceba bu kavramın neresindedir ?

Kanımca bir kısım sorumluluk sahibi insanımız etrafında olup biteni göremesin diye sosyal izolasyona tabi tutuluyor. Etrafı izole edilen insan bu izalasyondan kendini kurtaramazsa her açıdan kontrolü kaybeder, herşeyi kendine nasıl gösterirlerse etrafında olup bitenleri gösterildiği kadar görür. Çevresini ve dünyayı kendi penceresinden değil, önüne konan pencereden görür. İnsan o zaman gerçeklerden uzaklaşır, kisiye görülmesi istenilenler ya olumsuz ya da olumlu gösterilir.

Maalesef son dönemde sorumluluk ve yetki sahibi insanlar özellikle muktedirler, işte bu şekilde çevreden dünyadan izole edilmektedir.İzole edenler kişiye yeni bir dünya oluşturuyor, yeni bir yaşam alanı belirliyor, suni bir atmosfer yaratıyorlar.

Muktediri güçsüzleştirmek, pasifize etmek ve kendi istedikleri hayat sahasını genişletmek için muktediri sosyal açıdan izole ediyorlar. Yalanlarla, hilelerle, oyunlarla muktedirin etrafını duvarlarla örüyor, insanların uzağına düşürüyorlar. Muktedir, egemen gücün kendinde olduğuna inanıyor ancak güç düzeni kuranların eline geçiyor. Çevresinden ve milletinden gittikçe uzaklaşan; ağlayan, gözyaşı döken, aç sefil perişan olanların, hukuksuzluğa maruz kalanların halinden anlamayan bir muktedir haline getiriliyor. Davul boynunda tokmak başkalarının elinde...

Milletin yaşadığına değil, kendi yaşadığına bakıyor. Kendini mutlu hissettiğinde milletinde mutlu olduğunu zannediyor. Yaşananlara değil yaşadıklarına bakıyor. İnsanların ne anladığına değil, kendinin ne anlattığına bakıyor. Yağcı, yardakçılar, menfaatperest, hainler insanı işte böyle sosyal izalasyona tabi tutuyorlar. Kişi bu oluşturulan fanusta toplumdan yalıtılıp yanlızlaştırılıyor.milletle arasına mesafe konuyor. Milletle kişinin arasına kalın duvarlar örülüyor. Milletin kişiye ulaşması engelleniyor. Kişi olup bitenlerden habersiz ya da kontrolü elden kaybetmiş duruma düşüyor. Bu düzende plan kuranlar amacına ulaşırken olan millete oluyor.

Millet günden güne eriyor, ekonomik zaafiyer artıyor, hukuka olan güven dibe vuruyor, eğitimde sistem erozyonu yaşanıyor, sosyal hayat dönüşüme uğruyor, üretim argümanları allak bullak oluyor, kardeşlik, sevgi, hoşgörü, birliktelik, dayanışma ruhu yerle yeksan oluyor, milletin tüm değerleri, ahlâkî varlığı aşındıkça aşınıyor ancak tüm bu olumsuzluklar perdelenip muktedirlerin gözleri boyanıyor ve gerçekler halı altına süpürülerek sahte bir mutluluk tablosu çiziliyor, hayali toplumsal iklim oluşturuluyor.

Muktedirlerin gerçeklerle yüzleşmek için oluşturulan sosyal izalasyondan kurtulması, gerçekleri görebilmek için, oluşturulan perdeleri yırtacak, etrafındaki duvarları yıkacak, yanıltan değil realist olacak bir muktedirin; realist, akılcı, eğitimli, vicdanlı vatanperver kadrolar seçmesi gerekir. Yoksa böyle giderse sonuç millet için hüsran devlet için vehamet olur. Bu durumu bu vatanın gerçek evlatları asla istemez. Prangaları kırmak, gelecek adına yeni ve yeniden umutlanmak gerekir. Huzur, mutluluk tablosu herkesi kapsarsa bu iklim fertlerin ve milletin lehine olacaktır. O nedenle muktedirlerin ve makam sahiplerinin milletle ağlayıp milletle gülmesi milletle herşeyi paylaşması kaçınılmaz ihtiyaçtır. Çünkü ne başka bir milletimiz ne de başka bir devletimiz var. Çocuklarımıza yaşanabilir bir gelecek bırakmak dileğiyle..

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.