Recep Ergenç
Kardeşiz ama minzi parayla
Kardeşiz ama minzi parayla
Bir ilin ya da bölgenin kalkınması, gelişmesi için ilin ya da bölgenin bir vizyona, sürükleyici bir sektöre ve etkili liderinin de olmasına bağlıdır; yoksa o bölge ya da il asla başarılı olamaz, gelişemez, kalkınamaz.
Eski belediye Başkanlarımızdan Orhan Karakullukçu geçen hafta TMMOB Trabzon şubelerince düzenlenen Kent Sempozyumunda benzer ifadeler kullandı.
Sayın Karakullukçu’nun bu söylemini doğrulayacak, gelişmiş bölge ya da köylere dünyadan çok örnek verilebilir. Örneğin Almanya’nın Münster şehrinde BASF (yapı kimyasalları) 60bin kişiye iş verir. Çalışanların yarattığı Münster ekonomisi 150bin kişilik bir topluluk oluşturur.
Bu sonucu Kamu, Özel ve Sivil sektörlerin Orhan Beyin de söz ettiği hususlarda uzlaşması ile hem Bölgede hem de Trabzon’da gerçekleştirebiliriz.
Saldım çayıra Mevlam kayıra…
Bölge için “turizm” sektörünün ortak sürükleyici bir sektör olarak ortaya çıkması ve giderek benimsenmesi, kabul görmesi sevindiricidir.
Bölgemiz için Turizm Sektörü, atmış kadar başka sektörleri de tetikleyerek “sürükleyici sektör” deyimine iyi bir örnek oluşturmaktadır..
Üretmeden tüketmeye başladık
Yıllarca gemi inşa sanayisine, lojistik sektörüne Trabzon’un sürükleyici sektörü olarak baktık. Sürmene’de denizi doldurduk, kocaman bir tersane alanı yarattık. Bölgenin en uzun mendireğini inşa ettik.
Tersanecilik; her ne kadar montaj sanayisi işi ise de;
-Emek yoğun olan bu sektörün beşbin kişiye istihdam sağlayabileceğini düşündükçe hepimiz heyecanlanıyorduk,
- Gemi inşanın (tersanecilik) yan sanayiyi tetikleyebileceği, onlarca yan sanayiyi ortaya çıkararak, Trabzon’un da bölgenin de gelişmesine olanak sağlayacağını kurgulamalarımız düş olarak kaldı. Yanıldık mı ne…
Tersane yapıldı, arsa tahsisleri de yapıldı.
“Ama tık yok”.
Bizimkiler bildik yöntemlerle balıkçı teknelerini üretmeye devam ediyorlar ama en büyük parselin yatırımcısından gerçekten tık yok henüz.
Lojistik için 100bin kişiye iş aş dedik, çok yerde de demeye devam ediyoruz.
Her şeyi mülkiyet belirler
Trabzon’da 73 bin kadar tarımsal işletme var(!). Yani arazi yapımız o kadar çok parçalanmış ki sonunda mezarlıklarımızı bile kendi arazilerimizin içinde oluşturduk.
Bu durum bir zihniyet parçalanmasını da yarattı.
Sonunda;
Bir ağacın gölgesini bile paylaşılamıyoruz,
Bir aile apartmanında kardeşler anlaşamıyorlar artık.
Sinor kavgaları ve bu kavgaların cinayetlere varan sonuçları bölgemizin karizmasının çizilmesine neden oluyor.
Bu parçalı arazi yapısında isteniyor ki Organize Hayvancılık Bölgesi kuralım.
Dış ticaret, ihracat merkezi olalım… Olalım da olalım.
Trabzon 2014’te bir de Büyük Şehir olunca
Aslında TBMM açılınca Trabzon’un Büyük Şehir Yasası 2011 bilemedin 2012’de yasalaşacaktır
İyi de bu parçalanmış, küçücük parsellerden oluşan arazisi, yapı stoğunun özellikle kırsalda %95’i imarsız Trabzon’un bütününü kapsayacak Büyük Şehir ile hangi sorunlarla yüz yüze geleceğiz?.
Rivayet muhtelif olmakla 15- 20 bin km köy yolumuz var. Trabzon Büyük Şehir olunca Köy yolları her halde artık karayollarının sorumluluğuna verilir. KÖYDES’ten yararlanma bitecek.
Bize damdan düşmüş biri lazım
Trabzon Büyük Şehir olunca ortaya çıkacak sorunların şimdiden saptanması, başından” büyük şehir” sürecini geçirmiş (eşekten ya da damdan düşmüş) örneğin “İzmit” gibi bir il lazım. İzmit’ten çok şey öğrenebiliriz.
Öğrenilenler ile hem yasal sürece katkı verebilir, hem de yerel yöneticiler biraz derslerine çalışmış olurlar.
Trabzon geliştikçe Bölgemiz de gelişecektir, kalkınacaktır
Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) bölgemiz için bir vizyon belirleyerek bölgenin kalkınması için çaba harcıyor.
DOKA Genel Sekreter Çetin Oktay Kaldırım’a sordum;
DOKA’nın vizyonu Bölgedeki Kamu, Özel ya da Sivil Sektörleri yasal olarak bağlar mı? Bir emrediciliği var mı? Bu vizyon paylaşılıyor mu?
Çetin Bey soruları;
”Yasal olarak DOKA’nın bölge için belirlediği vizyon kimseyi bağlamaz, bu vizyona uymayanlara bir yaptırım gücümüz de yoktur, bölgede neredeyse her kurum ve kuruluşun ayrı vizyonu var, şeklinde yanıtladı
Sonuç:
Demek herkes bildiği gibi yoluna devam ediyor. Bu sıra bölgesel kalkınmada sorumluluk yüklediğimiz DOKA’dan mucize bekleyenler sanırım mucize gerçekleşmeyince söylemek yerine söylenmeye başladılar.
Bundan sonrası, DOKA’ya da destek lazım.