Mehmet Şal

Mehmet Şal

Korkulan olmasın

Toplumları geleceğe sağlam şekilde taşıyacak olan güç; bedenen, ruhen, zihnen sağlıklı; milli ve manevi değerlerine sahip çıkan, dünya koşullarına uyumlu, bilim ve teknoloji ile barışık, imkanları olumlu olarak kullanabilen, her yönüyle iyi eğitimli gençliktir. Hangi siyasi iktidar olursa olsun, eğitim politikası, adı üzere millî ve sürekli değişen değil, istikrarlı olmalıdır. Bu doğrultuda iktidarlar gerekli imkanları, şartları oluşturmakla yükümlüdür. Geçmişten geleceğe Milli Eğitim Bakanlığı ve eğitim camiasının tüm bileşenlerinin görevi de böyle bir gençliği yetiştirebilmektir.

Ancak Covid-19 süreciyle eğitimde yeni bir döneme girildi. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de eğitimde yeni süreç yaşanıyor. Çocuklarımızın eğitimi, hem aileleri hem ülkemizin geleceği için hayati önem taşıyor. Ama bu süreçte herşeyden önce sağlık ön plandadır. Ebeveynlerin ve hepimizin değerlisi çocuklarımızın sağlığını korumak durumundayız. Her türlü sıkıntı, zorluk, eksiklikler, imkansızlıklar içerisinde olunmasına rağmen, eğitimlerini en üst seviyede yürütmek mecburiyetindeyiz.

Pandemi nedeniyle kısıtlamalar, yasaklar tedbirler almak zorunda kalındı. Tüm bu şartlarda çocuklarımız eğitimlerini imkanlar dahilinde evlerinde odalarında bilgisayarların, tabletlerin, telefonların üzerinden yürütmek zorunda kaldılar.. Mecburen, yüz yüze eğitime ara verilmesi nedeniyle teknolojik aletler üzerinden devam eden eğitim sonucu çocuklar evlerde dört duvar arasına kapandı. İşte; çocuklarımız ve ülke geleceği adına korkulan durum buradan başlıyor.

Ebeveynler, çocuklarının Covid-19'a kadar teknojik aletleri kullanım şekli bakımından rahatsız olduklarını dile getiriyor; eğitimcilerden, rehberlerden, psikoloklardan yardım istiyorlardı. Eğitimin tüm paydaşları, teknolojik aletleri doğru kullanma konusunda hem ebeveynlere hem de çocuklara destek vermek için mücadele verirken uzaktan eğitim şartları gereği çocuklarımızı bu aletlerin içine kapatmak zorunda kaldık. Uzun bir süre uzaktan eğitim programının yürütülmesi; telefon, tablet, bilgisayar gibi unsurlardan kurtarmak istediğimiz evlatlarımızı bu teknolojik aletlerin içine istemeye istemeye kendi ellerimizle bırakmış olduk. Ancak bu zorunluluk sonrasında bir veli ve eğitim dünyasının bir neferi olarak çocuklarımızın ilerleyen dönemlerde bu araçların etkisi nedeniyle sağlıklarının olumsuz nasıl etkileneceklerini görmeye başladım, hep beraber görmeye başladık. Süreç nedeniyle; ruhsal , zihinsel, psikolojik ve bedensel sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Ülkemiz bu salgından en az hasarla kurtulmaya çalışırken geleceğimiz olan evlatlarımızın karşı karşıya kaldığı bu belirttiğim sağlık sorunlarını yaşamasından ve gelecekte yaşanabilme ihtimali olabilecek sorunlardan korkuyorum.

Telefon, tablet, bilgisayar ile haşır neşir olan evlatlarımız dersler sonrasında bu cihazlardan kopmayıp onunla odasında yatana kadar arkadaş oluyorlar. Bu cihazlar çocuğun kardeşi, annesi, babası, arkadaşı her şeyi oldu. Oyunlar oynuyorlar, yazışmalar yapıyorlar biz büyüklerin bilmediği bir çok özelliğini kullanıyorlar. Odalarından çıkmayan, ev içerisinde oda kadar yeni bir yaşam alanı oluşturuyorlar. Her bir çocuk ev içerisinde kendi yaşam alanında birbirinden kopuk, kardeş ve aile birlikteliğinin yok olaya başladığı bir durum ortaya çıkıyor. Zaten teknolojinin nimetlerini doğru kullanmayı becermekte zorluk çeken çocukları, isteseniz de o odadan çıkartamıyorsunuz. İki sohbet edemiyor, ev içerisinde ailece bir etkinlik yapamıyorsunuz. Çocuk, sosyalleşme sorunu yaşıyorsa daha da asosyal hale geliyor. Evlatlar, dijital bir ortamda yaşıyorlar.

Ev değil odanın dört duvarı çocukların yaşam alanı...Bazen sıkılınca odasını değiştiriyor ancak dört duvar değişmiyor. Bilgisayar, tablet, telefon evlatlarımızı esir almış. Anne babalar çaresiz... Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Ellerinde çokta birşey yok. Çocuğu ile iletişim kuran, sohbet ortamı oluşturabilen, birlikte olabilen, sosyal ve sportif faaliyetler yapabilen aileler oldukça az... Çoğu çocuklar kendi hallerine kaldılar. Kullandıkları teknolojik aletler onların herşeyi olmuş. O araçlar, beyinlerine ve bedenlerine hükmeder oldu. Teknolojik araçlar bağımlılık yapmış durumda...Dijital yaşam çocuklarımızı esir almaya başladı. Her alanda çocuklarımızı tehdit altına alan bu ortam sağlıklarını da tehdit ediyor. Korkularımdan biri bu...

Evlatlarımızın ruh dünyaları değişiyor. Bir taraftan beden sağlıkları bozuluyor. Göz rahatsızlığı, obezite, uyku bozuklukları vb. hastalıkların artmasından ve daha kötüye gidebilme ihtimalinden korkuyorum. Sosyalleşemeyen bu evlatların,toplum içinde zamanla uyumsuz, toplumla barışık olmayan bireyler olarak büyümelerinden korkuyorum. Bu ruh hali ve beden sağlıklarının hem kendilerine hem ailelerine hem de toplumun geleceğine vereceği zarardan korkuyorum. Bu süreçten geçen evlatlarımızın diğer kuşaklarla arasında oluşabilecek derin uçurumlardan, kırılmalardan, fay hatlarının oluşmasından korkuyorum.

Gerekli tedbirler alınmaz ise, gençlere ve velilerine destek verilmezse ülke geleceği adına büyük tehlike gözükmektedir. Hassasiyet gösterilmezse nesillerin kaybolması ile karşı karşıya kalabiliriz. Uzun vadede problemlerle karşı karşıyayız. Gereğini yapılması elzemdir. Çocuklarımız ve gelecekleri için tavandan tabana sorumluluk sahibi herkes görevini yerine getirmelidir.

Gençlerimizi; dijital dünya ve sanal alemin esiri olmaktan kurtarıp, gerçek sosyal yaşama döndürmek dileğiyle...

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.