Pazartesi Trabzonspor Basketbol takımının kapanış kararı, basketbol federasyonuna bildirilmiş olacak. Geri dönüşü olmayan bir yola girdi Trabzonspor Basketbol takımı. Pazartesinden sonra artık yok…
Birinci ligdeki Trabzonspor Basketbol takımının şimdiki yöneticileri, takıma biçilen hiçbir bedele dönüp bakmadılar. Kapanış kararı verdiler. Ne satılacak ne de başkasına devredilecek. Borcun önemli bir kısmı üstlenildi, bu kısım ödenecek. Kulüp kapatılacak.
Trabzonspor Futbol Kulübü
Kimilerinin dediği gibi, basketboldan uzak durun- diyenlere inat kurulmuş bile olsa;
Basketbol takımının yöneticileri transfer hataları yapmış da olsalar;
Şampiyonluk kupasını Sadri Beye kaldırtmamış da olsalar;
Finansman konusunda hata yapmış bile olsalar;
Trabzon’a bir şeyi kanıtladılar. Trabzon bu kafayla bir spor şehri olamaz ve Trabzonspor asla Trabzon’da sporun yönünü belirleyen kurum olamaz. Trabzonspor bir futbol takımıdır.
Vizyon sahibi olmak: Geleceği kurgulamak…
Fikriniz ne kadar aykırı olursa olsun, cesur ve kararlı olmak, eleştirilere ve her tür engellemelere karşı durabilmek ve yola devam edebilmek…
Kendinizi adamak, etrafınızı etkilemek ve halka halka, toplum katmanlarına nüfus edebilmek…
Liste uzatılabilir ancak kesin olan şu ki, bir toplumda iz bırakabilmek için, hatta “kahraman olabilmek” için çok güçlü bir kişiliğinizin olması ve de vizyon sahibi olmanız gerekir.
El Sistema (vizyon Nasıl bir şey)
Sizlerle internette tesadüfen karşılaştığım bir kahramanın hikayesini kısaca paylaşmak istiyorum.
Hikayemiz Venezüella’da geçiyor. Bundan tam 36 yıl önce (1975) başarılı ve kariyerli bir ekonomist ve ayrıca bir piyanist ve besteci olan José Antonio Abreu, Caracas şehrinin kenar mahallelerinde yaşayan 12 çocukla ilk gençlik orkestrasını kuruyor.
Fikir; kenar mahallelerindeki çocukların yoksulluk ve suçla çevrili hayatlarına, yüksek kültür denerek onlardan hep esirgenmiş olan klasik müziği katmak.
1977 yılında ilk yurtdışı başarısını kazanmasının ardından devlet tarafından desteklenmeye başlanan ‘Müzik için Sosyal Hareket’ programı(kurucusu kısaca `El Sistema´ diyor), zaman içinde birçok uluslar arası başarı kazanarak büyüyor. Başta çocukların aileleri olmak üzere birçok çevreden eleştirilerle ve engellemelerle karşılaşsa da, bu fikrin peşinde 35 yıl koşan Abreu, 10 iktidar döneminde bu çabasını geliştirerek yaşatmayı başarıyor.
Sonuç; hayata potansiyel suçlu olarak başlayan çocuklar, orkestra üyesi müzisyenlere dönüşüyorlar. Bugün, yaklaşık 260 bin öğrencisi, neredeyse tümü kenar mahallelerde yaşayan çocukların yürüme mesafesinde 270 müzik merkezi, 15 bin eğitmeni, 102 gençlik, 55 çocuk ve 30 senfoni orkestrasıyla dünyaya örnek olacak bir müzik eğitim sistemi.
Programın kendisi onlarca uluslararası ödüle layık görülmüş. Kurucusu Abreu, UNESCO dahil olmak üzere bir çok uluslararası kurum tarafından onure edilmiş, ödüllendirilmiş. Bu nesilden çok önemli sanatçılar da yetişmeye başlamış.
Hedef; sistemi 1 milyon çocuğa genişletmek. 2007 yılında Chávez iktidarının bu hareketi tamamen sahiplenmesiyle büyüyor, artık El Sistema’nın kayda değer bir bütçesi ve ulusal ölçekte hedefleri var.
Spor için Sosyal Hareket
Venezüella’daki hikayeyi öğrendikten sonra, hayal kurmaya başladım. Trabzon ve hatta bölge için bir ‘Spor için Sosyal Hareket’ programı müthiş bir şey olabilirdi. Bu işte kahraman olarak da kafamda hep Trabzonspor markası vardı. Trabzonspor’un sporun bütün branşlarında kulüpler açarak okullaştığını, şehir ve bölge genci için bir ‘El Sistema’ olduğunu hayal etmiştim.
Fazla geçmeden rüyadan uyandım. Trabzonspor Basketbol takımı, Sadri Şener’in son darbeyi vurmasıyla kapandı. Geçen hafta bu vizyonsuzluğu eleştirirken içimde bir umut ışığı vardı. Bu hatadan dönüleceğini ve Trabzonspor’un kendini sadece futbol alanına sıkıştırmış bir futbol kulübü olamayacağına inandırmıştım.
Bu kulübü yönetenlerin, şehirden kazandıklarını yine şehre yatıracaklarını, gençlik için yeni spor alanları açılmasında öncü olacaklarını umut etmiştim. Ne de olsa Spor Bakanı içimizden biriydi, onunla el ele verip bir hayal kurabilirdik.
Kurulmamasına karar verildi. 7500 kişilik yeni kapalı spor salonumuzda neler yapılabileceğine dair ilginç önerileri internette okuyabilirsiniz.
Olimpiyat yapacak şehre bakın…
Bugün Akçaabat- Mesebet Şenliğinde binlerce insanın oynadığı horon yediden yetmiş yediye herkesi coşturdu. Çünkü ritm bildik, horon ise içselleştirilmişti. Mesebet yaklaşık 200 yıldır tekrarlanıyor. Güzel elbette ama sürekli bildiğimiz şeyleri yapmaya daha ne kadar devam edeceğiz?
Trabzon’da Olimpiyat sporlarını yapan genç sayısı kaçtır? İki elin parmağını geçer mi?
Daha geçen hafta ‘Spor Şurası’ üzerine yazdığım yazıda belirtmiştim. Trabzon, gerçekten çok önemli spor tesislerine sahip bir şehir artık. Bunların nasıl verimli değerlendirileceği, şehrin insanıyla ve genciyle nasıl buluşturulacağı ve Trabzon-Spor imajına nasıl katkı yapacağı konuşulmalı demiştim.
Görünen o ki, Trabzon için kurgulanan vizyon, her alanda sistemin efendi çocuğu olmak. Ara sıra bağırmamıza izin veriyorlar ama o kadar, neyin doğru olduğuna yine ‘onlar’ karar veriyorlar.
Hayatının çoğunu Trabzon dışında geçirmiş, zenginliğini dışarıda kazanmış, kendine göre vizyoner olan ve en iyi ben bilirim tavrı ile Trabzon için vizyon belirlemeye çalışanların düştükleri acizliği anlayabiliyorum.
Tek anlayamadığım ise, bu kadar politize ve haksızlık karşısında kenetlenebilen bir şehrin, hala bir kahraman çıkaramamış olması.