Mehmet Şal

Mehmet Şal

Türkiye ve İran'ın Azerbaycan stratejisi

Türkiye Cumhuriyeti devleti, Azerbaycan'ın hakkı ve haklı davasında

Azeri Türk'ünün her bakımdan yanında dururken maalesef İran Ermenistan'ın yanında saf tutmuştur. İddialar odur ki; Ermenistan silah sevkiyatını İran üzerinden yapmaktadır. Hatta PKK militanları İran üzerinden Ermenistan'a sevkedilmektedir. Neden İran böyle bir siyaset içerisindedir?

İran bölgede artırmaya çalıştığı egemenliğini kaybetme korkusu bir yana, kendi bütünlüğünün ve varlığının devam edip etmeyeceğinden büyük endişe duymaktadır. İran'ın kuzeyinde bulunan milyonlarca Azerbaycan Türk'ünün ayrılıp, ya bağımsız ya da Azerbaycan'a bağlanmasından çekinmektedir. Bu durum İran'ın, bırakın bölgesel güç olmayı sonunu hazırlayabilir.

İran'ın güç kaybı, Türkiye'nin bölgenin tek egemen gücü olması anlamına gelir. Azerbaycan'ın artacak olan siyasi iradesi hem Azerbaycan'ı hem de Türkiye'yi daha da öne çıkartacaktır. Azerbaycan'ın içindeki Rus yandaşları güç kaybetmiş,

Aliye iktidarını muktedir hale getirecektir. Azerbaycan'ın başarısı Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ni de olumlu etkileyecektir. Rusya'nın Türk Cumhuriyetleri'ndeki etkisini kırabileceği gibi bu coğrafyada Türkiye'nin yıllarca beklediği yakınlaşma ve bütünleşmesinin yolunu açacaktır.

Bu durum bölgede ABD, Rusya, Fransa, İsrail varlığını zayıflatacaktır. Özellikle Rusya, Avrasya'da Türkiye'siz siyaset üretemez, istediği gibi hareket edemez duruma gelir. Türkiye'ye rağmen herhangi bir politika geliştiremez.

İran'ın ŞİA'ya dayalı mezhepsel siyasi politikası iflas eder. Sünni anlayış bölgede kendi nüfuzunu hakim kılar. Bu durum Türkiye'yi bölgede merkez ve bölgesel lider haline getirir. Tahminim odur ki, İran'da son yüzyılda kurulan Fars devlet kimliği, yerini bu coğrafyada yüzyıllarca var olan Türk devlet geleneğine bırakabilir.

İran Fars devletinin varlığının devamı ve bölgedeki varlığının idamesi için Azerbaycan'ın zayıflatılması, Türkiye'nin kazanımlarının azaltılması doğrultusunda İran, Ermenistan'ı desteklemektedir. Ancak İran'ın bu tavrı kendi içindeki Türkleri harekete geçirir, isyanlar sürecini başlatabilir.

ABD, İsrail eksenli yapı, İran'ı pasifleştireceği gibi İran'ın boşaltacağı alanları doldurabilir ki, bu İran'ın İslam dünyasındaki etkinliğinin sonu olur. İtibarını yerle bir eder. İran'ın Suriye, Filistin, Lübnan, Yemen, Irak politikaları boşa çıkar. Bu şer ekseni İran ve çevre enerji kaynaklarının hakimi haline gelirler. Enerji bağlantılı İran-Çin yakınlaşması başarısız olur.

Ermenistan üzerinden Rusya'nın güneye doğru artan nüfuzu askeri ve siyasi açıdan genişleyebilir. Ancak Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın güçlü birlikteliği Rusya'yı endişelendirmekle birlikte yeni arayışlara itebilir. O nedenle Ruya, İran’ın ayakta kalması için destekçisi olabilir.

Ermenistan'ın zayıflaması Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör ile mücadelede elini güçlendirir. Doğu'da terör etkisi azalır ki, sınır güvenliğini önemli oranda artırır. Ülke güvenliği güvence altına alındığında Türkiye'nin önü daha da açılır. İran varlık mücadelesi verirken Türkiye aydınlık yarınlara yeni yol açmış olur.

Ortadoğu'nun taşları artık yerinden oynamıştır. Taşların yeniden dizilme süreci başlamış, 21 yüzyılın yeni dizaynında bölgedeki satranç oyunu hayati bir hal almıştır. Bu noktada Rusya, Türkiye, ABD, İsrail Fransa'nın Ortadoğu'da Kafkasya'da stratejik hamleleri önemli hale gelmiştir. Önemli olan Türkiye'nin bölgesel ve küresel aktör olmak için ne yapacağıdır. Tarihi bir fırsat elimizde. Öyleyse maharet iktidar sahiplerinin elinde...

Azerbaycan'ın ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Selam olsun Anadolu bozkırından Hazar'ın yiğitlerine,

Selam olsun Azerbaycan'ın kahraman evlatlarına,

Selam olsun yiğitlerin anaları babalarına,

Selam olsun Kafkasların cihangir şehit ve gazilerine.

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.