Sivil toplumculuk, çağdaş demokrasilerde, özellikle şehirde yaşayanların karar süreçlerine katılma işidir.
STK"larda vizyon ve misyonları ile yaşanılan şehrin konforunun artırılması için çalışılır.
Ben olsam diye başlayan cümleler ile Dünyayı hatta Türkiye"yi kurtarırız, ama kendi çevremizde ortalık sele gitse umurumuzda olmaz.
Bir anda suçluyu buluverir, yetkili olsam özneli cümleleri ardı ardına dizeriz.
Ülkemizde hibe sözcüğünü giderek daha sık duyar olduk. Temel olarak finansman desteği sağlanan hibelerden yararlanmanın biricik yolu proje yapmaktan geçmektedir.
Komik olanı biz mimarı, statik, atık su, elektrik projelerini bilir, başkaca da proje bilmezdik
Şimdi hibeler için ister büyük, ister küçük bir sorunu çözmek için olsun proje üretmemiz isteniyor
Hibeler; çevre-alt yapı, bölgesel kalkınma, KOBİ"lerin güçlendirilmesi, işsizlikle mücadeleyi esas alan amaçlar için veriliyor.
Katılım süreci öncesi güçlendiriyoruz
Hibeler bize;
BİR: Projeleri belli bir mantıksal bütünlük içinde, etkili takım çalışması ile yapıldığını,
İKİ: Projeler ile yarışmayı, büyük zaman ve emekle hazırlanan projelerimiz kazanamadığında, kazananları tebrik etmeyi,
ÜÇ: PCM dediğimiz proje süreç yönetimi ile sorun çözmeyi,
DÖRT: Projeler, belli zaman aralığında, belli faaliyetleri yaparak, belli sonuçlara ulaşmayı, ölçülebilir sonuçların elde edilmesini,
BEŞ: Proje ile çözülen micro bir sorunun, genel sorunun çözümüne katkı yaptığını,
ALTI: Sürdürülebilirlik kavramını,
YEDİ: Beraber iş yapma kültümüzün zenginleştiğini,
SEKİZ: Katılımcılığın önemli bir ivme kazandığını,
DOKUZ: STK"lar ile Kurum ve Kuruluşlar arası güvenin geliştiğini,
ON: Riskleri başlangıçta öngörmeyi öğrendik dersem, kimse bana kızmasın.
Şimdi istiyoruz ki zenginleşen proje becerimizi yerel ve bölgesel kalkınmada kullanalım. Trabzon"un gelecek hayalini hedeflere dönüştürecek, bir stratejik plana aktaralım.